Sure, Mekke
döneminde inmiştir ve nüzul sırasına göre 19. suredir. Sure Adını, ilk ayette geçen
“fil” sözcüğünden almıştır. Sure 5 ayettir.
Rahmânir-Râhiym Allah’ın Adıyla
1.
Rabbinin fil sahiplerine1 nasıl
davrandığını görmedin mi?
1 “صحب” (sahib); dost, kafadar, arkadaşlık etmek, yoldaşlık etmek ve
eşlik etmek anlamlarına gelir. “Balık sahibi” ifadesi de “balığa eşlik eden”, “yoldaşlık
eden” anlamına gelmektedir.
2.
Onların planlarını1 boşa çıkarmadı mı?
1
“كَيْد” (keyd) sözcüğü, Arapça’da genellikle “plan”,
“komplo”, “hile” ve “tuzak” anlamına gelmektedir.
3. Ve
üzerlerine ebabil1 kuşlar gönderdi.
1 Ayette
geçen “ebâbîl” kelmesi, bir kuş türünün adı değildir; gönderilen kuşların
sürüler hâlinde oluşunu belirtmektedir.
4. Onlara
siccilden1 taşlar attı2.
1 “Siccil”,
Ateşte pişirilmiş çamur demektir. 11:82 ve 15:74 ayetlerinde de Lut Kavmi
üzerine siccil taşlarından yağdırıldığı açıklanmıştır. 51:33 ayetinde de siccil
için, “hicâretin min tin”, yani çamurdan yapılmış taş ifadesi geçer.
2 Bu
sözcük, “atmak”, saçmak”, “fırlatmak” anlamına gelen “ر-م-ي”
(r-m-y) kökünden türemiştir. Bu kökten türemiş kelimeler Kur’an’da 9 kez geçer:
4:112; 8:17 (3 kez); 24:4, 6, 23; 77:32; 105:4.
5. Böylece
onları yenilmiş1 ve savrulmuş yaprak2
gibi yaptı.
1 “مَأْكُولٍ”
(me’kûl) sözcüğü, “yenmiş” veya “yenilen” anlamına gelmektedir. Bu kelime, bir
şeyin artık kullanılmaz veya değerini yitirmiş olduğu bir durumu ifade eder.
2 “عَصْفٍ”
(‘âsfin) sözcüğü, “savrulmuş, dağılmış” veya “saman, tahıl başaklarının kabuğu,
yapraklar” anlamlarına gelir. Bu benzetme, Ebrehe’nin ordusunun vücutlarının,
rüzgarla savrulan, artık hiçbir değer taşımayan ve kullanılmaz hâle gelmiş
samanlara benzediğini anlatır. Bu, ordunun nasıl paramparça olduğu anlamına
gelir. Bu sözcük Kur’an’da 6 yerde geçer: 10:22; 14:18; 21:81; 55:12; 77:2;
105:5.
Açıklama: “Fil
Sahibi” ifadesi ile ilgili farklı görüşler yer alır:
1. Taberi’nin
Görüşü: Taberî (839-923) tefsirinde belirtilen bir rivayete göre; Habeşistan
yönetimindeki Yemen’in valisi Ebrehe, Mekke’deki Kâbe’yi ziyaret eden hacıları
San’a’ya çekmek için burada Kulleys veya Kalîs (kilise) denilen büyük bir yapı
yaptırır ve çeşitli bölgelere propagandacılar göndererek halkı San’a’ya davet
eder. Ancak bunda başarılı olamayınca, Miladi 570 yılında kendi komutasındaki
büyük bir ordu ile Kâbe’yi yıkmak amacıyla yola çıkar; ancak ordusuyla helak
olur.
2. Makkabiler
Kitabı Görüşü: Apokrif bir kitap olarak kabul edilen ve bazı Roma Katolik ve
Ortodoks Kiliseleri tarafından kaynak kabul edilen Makkabiler Kitabı’nda şöyle
bir hadise anlatılmaktadır: MÖ 2. yüzyılda İskenderiye’deki Yahudilerin dini
uygulamalarını yasaklamaya ve tapınaklarını yok etmeye çalışan putperest Kral
Ptolemy IV Philopator, Mısır ordusuyla birlikte İskenderiye üzerine yürür.
Ordunun önünde, İskenderiye’nin surlarını yıkmak için tütsü katılmış bir miktar
ilaç vererek çıldırtılmış 500 fil bulunmaktadır. Büyük bir tehlike altında
kalan Yahudiler Allah’a dua ederler. Allah da gökten iki korkunç melek
gönderir. Bu iki melek, fillerin kaçmasına neden olur. Filleri kontrol etmekte
zorlanan Philopator’un ordusu, kaçan filler tarafından ezilerek yok edilir. (3.
Makkabiler 5:1-51; 6:1-21)