92. LEYL SÛRESİ

        Sure, Mekke döneminde inmiştir ve nüzul sırasına göre 9. suredir. Sure, adını ilk ayette geçen “leyl” (gece) kelimesinden alır. Sure 21 ayettir.

 

Rahmânir-Râhiym (Merhamet eden Merhametli) Allah’ın Adıyla

1. Ve1 geceye, kuşattığı2 zaman (andolsun),

1 “وَ” (ve) bağlacı (harf-i atıf), Kur’an’da bağlaç olarak veya yemin için kullanılan bir ifadedir. Bu nedenle, bu ayetteki ‘وَ’ (ve) bağlacı, bağlamına göre cümleye yemin anlamı kazandırarak “andolsun” şeklinde tercüme edilebilir. Bu bağlaç, ayetin vurgulamak istediği hakikate dikkat çekmek için yemin anlamı taşır.

2 “غشي” (ğâşî) kökü, bağlama göre “kaplamak”, “kuşatmak” ve “etki altına almak” gibi anlamlar taşır. Bu kökten türemiş kelimeler Kur’an’da 29 kez geçer: 2:7; 3:154; 7:41, 54, 189; 8:11; 10:27; 11:5; 12:107; 13:3; 14:50; 20:78 (2 kez); 24:40; 29:55; 31:32; 33:19; 36:9; 44:11; 45:23; 47:20; 53:16 (2 kez), 54 (2 kez); 71:7; 88:1; 91:4; 92:1.

2. Ve gündüzü, tecelli ettiği1 zaman (andolsun),

1 “جَلَاءَ” (celâ’e) kelimesi, “tecelli etmek”, “görünür hale gelmek" ve "açığa çıkmak" gibi anlamlara gelir ve Kur’an’da 4 kez geçer: 7:143, 187; 91:3; 92:2.

3. Ve erkek ile dişiyi yaratana (andolsun).

4. Şüphesiz ki çabalarınız1 çeşit çeşittir.

1 “سَعْيَكُمْ” (sa’yekum) sözcüğü, “çabanız”, “gayretiniz”, “çalışmanız” anlamlarına gelir. “سَعْي” (sa’y) da “çaba”, “gayret”, “çalışma”, “koşmak”, “hızla hareket etme” anlamlarına gelir.

5. Fakat kim (zekât, infak ve sadaka) verir ve takvalı1 olursa,

1 “وَقَى” (vekâ) sözcüğü, “korumak”, “muhafaza etmek” anlamına gelen bir fiil köküdür. Bu kökten türeyen birçok kelime, korunma ve sakınma anlamlarıyla ilişkilidir. “تقوى” (takvâ) kelimesi de aynı kökten gelir ve "Allah'a karşı gelmekten sakınmak", "kendini koruma altına almak" anlamında kullanılır.

6. Ve hüsna1 olanı da tasdik ederse (doğrularsa),

            1 Hüsnâ en iyi ve en güzel demektir. Bu ayette geçen “hüsna” ifadesi ile “La İlâhe illallah” tevhidkelimesi ya da vahyin yani ayetlerin ve beyyinelerin (kanıt, işaret, mucize) kastedildiği kanaati oluşmaktadır.

7. Ona en kolayı kolaylaştırırız.

8. Kim de cimrilik eder1 ve kendini minnetsiz görürse2,

            1 “بَخَلَ” (behâlâ) sözcüğü, “cimrilik etmek”, “mal ile yardım etmekten kaçınmak” gibi bir anlama gelmektedir. Bu ifade Kur’an’da 8 kez geçer: 3:180 (2 kez); 4:37 (2 kez); 9:76; 47:37, 38 (3 kez); 57:24; 92:8.

2 “ستغنى” (isteğna) sözcüğü, “Kendisini zengin görmek, kimseye ihtiyacı olmadığını düşünmek, kendini minnetsiz görmek, eyvallah etmemek” anlamlarına gelir. “İstiğna” sözcüğü, Kur’an’da 4 kez geçer: 64:6; 80:5; 92:8; 96:7.

9. Ve hüsnayı (güzeli, iyiyi) yalanlarsa,

10. Ona da güç olanı kolaylaştırırız.

11. Düştüğü zaman da malı ona fayda sağlamaz.

12. Şüphesiz ki hidayet (kılavuzluk etmek) bize aittir.

13. Şüphesiz ki ilk (dünya) ve son (ahiret) da Bizimdir.

14. Alev saçan bir ateşe karşı da sizi uyardım.

15. Şaki (bahtsız, azgın) olandan başkası ona yaslanmaz1.

            1 لَا يَصْلٰيهَٓا” (lā yeslāhā) ifadesi “ona yaslanmaz, ona yaklaştırılmaz” anlamlarına gelir.

16. O, yalanladı ve sırtını döndü.

17. Takva sahibi olan ise ondan uzak tutulur.

18. O, arınmak için malını verir.

19. Kimseden de yanından verdiği nimetler için ceza1 (karşılık) beklemez;

1 “جزَاءُ” (cezâ) kelimesi “bedel” ve “karşılık” gibi anlamlara gelir. Bu kelime hem olumlu hem de olumsuz anlam taşıdığı için, bağlama göre "yaptırım", "zarar" ya da "ödül" anlamında kullanılabilir. Cezâ kelimesi, türevleriyle birlikte Kur’an’da 117 kez geçer.

20. Sadece Yüce Rabbinin yüzünü (rızasını, hoşnutluğunu) arar.

21. Yakında da razı (hoşnut) olacaktır.