Siyamın kök anlamı (S-V-M)'dır.
Savm, bir şeyden kesin olarak sakınmak, korunmak demektir; dinginlik, hayvanın
hasta hali, halsizlik, rüzgarın esmeyişi, durgunluk, konuşmamak anlamlarına
gelen savm sözcüğü; kavramsal olarak, gün boyunca yemekten, içmekten ve cinsel
ilişkiden uzak durmak anlamına gelmektedir.
Salatta (iletişim duasında) olduğu gibi, “savm etmek” denildiğinde de neyin
kastedildiği Nebimiz döneminde anlaşılmaktaydı. Bakara Suresi’ndeki dört
ayet ile, savm ibadeti ilgili tüm detaylar açıklanmıştır. Bu ayetleri okuyan
kişinin savm etmek ile ilgili anlamayacağı herhangi bir husus kalmaz.
“Ey iman
edenler! Sizden öncekilere yazıldığı gibi, siyam size de yazıldı. Umulur ki takva sahibi
olursunuz.” (2/183)
Bu buyruk; iletişim duası, savm,
zekât, kurban gibi ibadetlerin eski ümmetlerden beri farz olduğunun
delillerindendir. Benzer mesajlar: 2/83; 3/39; 5/12; 10/87; 14/40; 18/21;
19/31, 55, 59; 20/14; 22/26-30, 34-37; 21/73; 31/17; 42/13.
Savm, diğer ilahi kitaplarda da
şöyle yazılıdır: Tevrat’ta Yeşaya 58/3-4, Zebur’da Mezmurlar 35/13 ve İncil’de
Matta 6/16.
* Ne zaman savm etmeye başlanır?
Yüce Allah, farz olan savm ibadetinin
Ramazan ayında yapılması gerektiğini şu ayette belirtiyor: “Ramazan
ayı, insanlara hidayet rehberi olan ve hidayete erdiren ve furkan (doğruyu
ile yanlışı birbirinden ayıran) beyyineler (açıklayıcı
bilgiler, deliller) içeren Kur'an'ın indirildiği aydır. Sizden kim o
aya erişirse savm etsin…” (2/185.)
* Ramazan Ayının Başlangıcı ve Sonu
Nasıl Tespit edilir?
Yüce Allah, Kur’an’da şöyle buyurmuştur: “Güneş ile Ay, bir
hesaba göredir.” (55/5)
Ramazan ayı, güneşten sonra batan hilal ile belirlenir. Bir kameri ayın ne
zaman başlayacağı ve ne zaman sona ereceği günümüzün astronomi bilgisi ile
tespit edilmiştir.
* Günün Hangi Vaktinde Siyam Edilir?
Yüce Allah, Kur’an’da şöyle
buyurmuştur: “Tan yerinin beyaz ipliği (aydınlığı), gecenin siyah
ipliğinden (karanlığından) size göre ayırt edilinceye kadar
yiyin ve için; sonra da geceye kadar siyamı (orucu) tamamlayın…” (2/187)
şeklinde yer alan "beyaz ip" ve "siyah ip" ifadeleri,
ayetteki el-fecr kelimesi gereği "sabahın aydınlığı" ile
"gecenin karanlığı" demektir; bilinen anlamdaki ip/iplik
kastedilmemektedir.
Fecr, gecenin sonuna doğru güneşten
ufka ulaşan hafif kızıllıktır. Bu kızıllığın başladığı, doğu ufkunda sönük
yıldızların kaybolmasıyla anlaşılır. Bu vakitte tabiat uyanır, vücut ısımız
artar, seher ve sahur vakti başlar. Buna astronomik tan vakti (Astronomical
Twilight) de denir.
Kuran literatüründe "gece"
sözcüğü, güneşin batışından doğuşuna kadar olan süreyi tanımlar. (3/27,190;
13/3; 17/12; 25/47; 27/86; 36/37, 38)
* Savm etmek Kimlere Farzdır?
“(Sâvm) sayılı
günlerdedir. İçinizden hasta veya yolcu olanlar, başka günlerde
sayısınca tutar. Sâvm etmeye gücü yetenlere de fidye (bedel) bir miskini
(muhtacı) doyurmaktır. Kim bir hayır işlerse, bu kendisi için daha
hayırlıdır. Bilirseniz, sâvm etmeniz de sizin için daha hayırlıdır.” (2/184)
“Ramazan ayı,
insanlara hidayet rehberi olan ve hidayete erdiren ve furkan (doğruyu ile yanlışı birbirinden ayıran) beyyineler (açıklayıcı
bilgiler, deliller) içeren Kur'an'ın indirildiği aydır. Sizden kim o
aya erişirse savm etsin. Kim hasta veya yolcu olursa, (tutamadığı gün) sayısınca
diğer günlerde savm etsin. Allah sizin için kolaylık ister ve sizin için zorluk
istemez ve (bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi hidayete
erdirmesine karşılık Allah'ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.” (2/185)
Bu ayetlere göre; hasta olan ve
seferde olan kimse, savm etmeye gücü yettiği halde tutmak zorunda değildir.
Bunlar Ramazan Ayı dışında, tutamadıkları gün kadar savm etmelidir. Bunlar savm
edemezler ise, her gün için bir yoksulu doyuracak kadar fidye vermesi gerekir.
Ayrıca 2/184 ayete yer alan “savm etmeye gücü yetirebilenler için bir
miskini doyuracak kadar fidye (vermesi) gerekir.” İfadesinden, oruç
tutabilecek olan herkesin de bir miskini doyurması yani fidye (fitre) vermesi
gerektiği sonucunu çıkaranlar da var.
“Oruç
gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar sizin için
elbisenizdir (örtülerinizdir),
siz de onların elbisesiniz (örtülerisiniz). Allah, nefsinize sahip
olmadığınızı bildi ve tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık onlara
yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı (takdir ettiği, belirlediği) şeyleri
isteyin…” (2/187)
Bakara suresi 2/183'üncü ayette,
orucu önceki ümmetler gibi tutmaları emredilmişti. Müslümanlar da Medine’deki
Yahudiler gibi Ramazan ayında eşleriyle ilişkide bulunmuyorlardı. Daha sonra
nazil olan bu ayet ile önceki ehli kitap için yasak olan bu uygulama daha
hayırlısı ile nesh edilmiş edilmiştir.
Ayette geçen “Allah
sizin için kolaylık ister ve sizin için zorluk istemez ve bu
kolaylık sayıyı tamamlamanız ve sizi hidayete erdirmesine karşılık
Allah'ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.” (2/185)
ifadeye istinaden bayramlarda tekbirler getirilir.
Ayrıca; İslam’a aykırı olan zıhar yeminini edenin veya bir
mümini hata ile öldüren kişinin tevbesinin Yüce Allah tarafından kabul edilmesi
için kefaret olarak yapması gereken seçenekler arasında da “iki ay savm etmek” yer
almaktadır.
“Kadınlarına zıhar yapıp sonra da
kararlarından dönenlerin, ilişkiye girmeden önce bir rakabeyi (bir boyunduruk altında olan, esir, tutsak, köleyi) özgürlüğüne
kavuşturması gerekir. İşte size öğüt verilen budur ve Allah, yaptıklarınızdan Haberdardır. Bulamayanı, birleşmeden önce art arda iki ay oruç (tutmalıdır). Gücü
yetmeyen, altmış yoksulu doyurmalıdır. Bu (kolaylaştırma), Allah’a ve resulüne
iman etmeniz nedeniyledir. İşte bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. Kâfirler
için elem verici bir azap vardır.” (58:3, 4)
“Bir mümin, bir mümini hata dışında öldüremez. Kim bir mümini hata ile
öldürürse, Müslüman bir rakabeyi azat etmeli ve ölenin ailesine diyet (bedel) vermelidir. Ancak (maktulün varisleri) tasaddukta bulunursa (katili
bağışlarlarsa), o
zaman başka (sadece bir rakabe
azat etmelidir). (Öldürülen) mümin, düşmanınız olan bir topluluktansa, mümin bir rakabeyi azat etmelidir. Eğer sizinle
antlaşmalı bir topluluğa mensupsa, ailesine diyet vermeli ve Müslüman bir rakabeyi
azat etmelidir. Bunları
bulamayan (durumu olmayan)
kimse, tevbesinin Allah tarafından kabul edilmesi için, aralıksız iki ay savm etmelidir (oruç
tutmalıdır). Allah, Alim’dir (her şeyi Bilendir), Hakimdir (hak ile hüküm
verendir ve hükmünde de hikmet sahibidir).” (4:92)
Konuyu özetlersek;
1- Savm, sağlıklı olanlar ve mukim olan (seyahatte olmayan) herkes için
farzdır.
2- Kameri takvime göre Ramazan Ayında savm etmek gerekir.
3- İslam’a aykırı olan zıhar yeminini
edenin veya bir mümini hata ile öldüren kişinin tevbesinin Yüce Allah
tarafından kabul edilmesi için kefaret olarak yapması gereken seçenekler arasında
da “iki ay savm etmek” yer almaktadır.
4- Savm Süresi; fecr salatının vaktinin girdiği imsak vaktiyle ile başlar
ve güneşin batmasıyla, yani akşam ezanıyla sona erer.
5- Savm ederken yemek, içmek ve cinsel ilişkide bulanmak yasaklamıştır.
6- Kan vermenin, kusmanın, iğne ile ilaç almanın orucu bozduğu şeklindeki
izahlar uydurmadır.
Ayrıca; Savm edilen günlerde
mazeretsiz olarak gündüzü uyuyarak geçirilmemeli ve açlık bahane ederek
sinirlenilmemeli, kimseyle kavga edilmemeli ve kimseye rencide edici sözler
söylenmemelidir.