Sure, Mekke döneminde inmiştir ve nüzul sırasına göre 68.
suredir. Adını, ilk ayette geçen ve Kıyamete işaret eden “el-Ğaşiyeh” kelimesinden
alır. Sure 26 ayettir.
Rahmânir-Râhiym (Merhamet
eden Merhametli) Allah’ın Adıyla
1. Ğaşiyenin1
hadisi (haberi) sana geldi mi?
1 “غشي”
(ğâşî) kökü, bağlama göre “kaplamak”, “kuşatmak” ve “etki altına almak” gibi
anlamlar taşır. “غَـٰشِيَةِ” sözcüğü ise bağlama göre somut durumlarda “kaplayan”,
soyut durumlarda “kuşatan” anlamına gelir. Bu kökten türemiş kelimeler
Kur’an’da 29 kez geçer: 2:7; 3:154; 7:41, 54, 189; 8:11; 10:27; 11:5; 12:107;
13:3; 14:50; 20:78 (2 kez); 24:40; 29:55; 31:32; 33:19; 36:9; 44:11; 45:23;
47:20; 53:16 (2 kez), 54 (2 kez); 71:7; 88:1; 91:4; 92:1.
2. O
gün yüzleri huşu1 içindedir;
1 Bu ayetteki “خَاشِعَةٌۙ”
(haşiatun) sözcüğü, “saygılı ve korkmuş” anlamına gelmektedir.
3. Çabalayan1, yorulan2.
1 “عَامِلَةٌ”
(amiletun) sözcüğü, “çalışan, iş yapan, çaba gösteren” anlamlarına
gelir.
2 “dikmek,
yerleştirmek, yorulmak, çaba sarf etmek” gibi anlamlara gelen “نصب”
(nasb) fiilinden türemiş olan “ناصِبَةٌ” (nasibeh)
sözcüğü “yorulan, çaba gösteren, zahmet çeken” anlamlarına gelir.
4. Kızgın
bir ateşe yaslanırlar.
5. Kaynayan
bir pınardan içirilirler.
6. Onlar
için kuru dikenden başka yiyecek yoktur.
1 “ضَر۪يعٍۙ”
(deri’in) sözcüğünün, genellikle susuz yerlerde yetişen, develer tarafından
bile yenilmeyen zehirli, besin değeri olmayan, yenildiğinde de acı veren veya
zarar veren bir bitkinin adı olduğu belirtilmektedir. Bu sözcük Kur’an’da yalnızca
bu ayette geçmektedir.
7. Beslemez,
açlıktan da kurtarmaz.
8. O
gün yüzler mutludur1.
1 “نَاعِمَةٌ”
(naimeh) sözcüğü, “Rahat, mutlu, huzurlu, parlayan, nimet içinde” anlamlarına
gelir. Bu sözcük Kur’an’da yalnızca bu ayette geçmektedir.
9. (Allah),
çabalarından1 razı.
1 “سَعْي”
(sa’y), “çaba, gayret, çalışma, koşmak, hızla hareket etme” anlamlarına gelir.
10. Yüksek
bir cennette.1
1 Aynı
ifade 69:22’de de tekrarlanmaktadır.
11. İçinde
lağye1 işitmezsin.
1 “لَاغِيَةً”
(lağyeten) sözcüğü “Boş, faydasız, anlamsız” anlamlarına gelir. Benzer
mesaj: 19:62, 37:47, 52:23, 56:25, 78:35.
12. İçinde
akan bir pınar,
13. İçinde
yükseltilmiş tahtlar,
14. Ve
yerleştirilmiş kadehler1,
1
“اَكْوَابٍ” (ekvâb)
kelimesi "kaplar" veya "kadehler" demektir. Bu kelime,
Kur’an’da 4 kez geçer: 43:71; 56:18; 76:15; 88:14.
15. Ve
dizilmiş yastıklar,
16. Ve
serilmiş1 halılar (vardır).
1 “بَث”
(bess) sözcüğü, “dağıtmak”, “sermek”, “dökmek” ve “yaymak” anlamına
gelmektedir. Bu ifade Kur’an’da 9 kez geçer: 2:164; 4:1; 12:86; 31:10; 42:29;
45:4; 56:6; 88:16; 101:4.
17. O
halde deveye1 bakmıyorlar mı? Nasıl yaratıldı?
1 Arapça’da,
develeri ifade eden genel terim “إبل” (ibil) kelimesidir. Bu kelime
Kur’an’da 2 kez geçer: 6:144; 88:17. “جَمَل” (cemel) kelimesi ise güzel, süslü ve
zarif bir deveyi ifade etmek için kullanılan bir terimdir. “جَمَل”
(cemel) kelimesi de Kur’an’da 2 kez geçer: 7:40; 77:33.
18. Ve
semaya (göğe)... Nasıl yükseltildi?
19. Ve
dağlara1 (bakmıyorlar mı?). Nasıl yerleştirildi?2
1 “جَبَلٍ” “cebel” sözcüğü “dağ” demektir. Bu
sözcük Kur’an’da 39 kez geçer: 2:260; 7:74, 143 (2), 171; 11:42, 43; 13:31;
14:46; 15:82; 16:68, 81; 17:37; 18:47; 19:90; 20:105; 21:79; 22:18; 24:43;
26:149; 27:88; 33:72; 34:10; 35:27; 36:62; 38:18; 52:10; 56:5; 59:21; 70:9;
73:14 (2 (kez); 77:10; 78:7, 20; 79:32; 81:3; 88:19; 101:5.
2 “dikmek,
yerleştirmek, yorulmak, çaba sarf etmek” gibi anlamlara gelen “نصب”
(nasb) fiilinden türemiş olan “نُصِبَتْ” (nusibet)
sözcüğü “dikildi, yerleştirildi” anlamlarına gelir.
20. Ve
yere (yeryüzüne) (bakmıyorlar mı?). Nasıl döşendi?
21. Öyleyse
zikret (uyar, hatırlat)! Şüphesiz ki sen müzekkirsin (uyaransın,
hatırlatansın).
22. Onların
üzerinde zorlayıcı1 değilsin.
1 “بِمُصَيْطِرٍ”
(bimusaytır) sözcüğü “bir hakim, zorlayıcı, denetleyici” anlamlarına gelir. Bu
sözcük Kur’an’da 2 yerde geçer: 52:37; 88:22.
23.
Ancak kim yüz çevirir ve küfrederse (örterse, inkâr ederse),
24. O
zaman Allah, ona en büyük azapla azap eder.
25. Şüphesiz
ki dönüşleri1 Bizedir.
1 Bu
sözcük, “أ-و-ب” (evebe) kökünden türetilmiştir. Kök anlamı da “geri
dönmek”, “tövbe etmek”, “yönelmek” demektir. Bu kökten türemiş kelimeler
Kur’an’da 17 kez geçer: 3:14; 13:29, 36; 17:25; 34:10; 38:17, 19, 25, 30, 40,
44, 49, 55; 50:32; 78:22, 39; 88:25.
26. Ardından,
onları hesaba çekmek kesinlikle Bize aittir.