Sure, Medine
döneminde inmiştir ve nüzul sırasına göre 104. suredir. Adını, ilk ayette geçen
ve ikiyüzlüler anlamına gelen “Münafikun” kelimesinden alır. Sure 11 ayettir.
Rahmânir-Râhiym
(Merhamet eden
Merhametli) Allah’ın Adıyla
1. Münafıklar
sana geldiklerinde “Şahitlik ederiz ki sen, Allah’ın Resulüsün!” derler. Allah,
senin kendi resul olduğunu biliyor. Allah, münafıkların yalancı olduklarına
şahitlik ediyor.
1 “İslam’ın
ilk direği,” 3:18 ayetinde belirtildiği gibi Allah’ın tek ilah olduğuna şehadet
(tanıklık) etmektir. Fakat art niyetli gelenekçi Müslüman alimler, “Muhammed
Allah’ın Resulüdür” ifadesini şehadet kelimesine eklediler ve bu, birtakım
buyrukları ihlal etmektedir (Bkz: 2:285). Bu ayet (63:1), Kur’an’da böyle bir
ifadenin yazıldığı tek yerdir. Sadece ikiyüzlüler böyle bir açıklamayı yaparlar.
Bu
surenin ilk sekiz ayetinde, “Ey Muhammed, Senin, Allah’ın resulü olduğuna
şehadet ederiz!” diyen Müslüman görünümlü ikiyüzlüler ile ilgili olarak Allah
tarafından uyarılmaktadır. 4:142, 9:101 ve 58:8 gibi birçok ayette, Nebimiz
Muhammed çevresindeki Müslim görünümlü ikiyüzlülerin cehennemlik olduğu
bildirilmiştir. 24:11-17 ayetlerinde de kimi ikiyüzlü bazı Müslimler tarafından,
Nebi’nin eşine atılan çirkin iftiraya ve diğer Müslimlerin bu iftira karşısında
tepkisiz kalmalarına Allah’ın öfkesi bildirilmiştir.
Sonuç
olarak, “Ashabım, gökteki yıldızlar gibidir; hangisine tutunursanız, kurtuluşa
erişirsiniz.” söyleminin Muhammed tarafından söylenmediği gayet açıktır. Çünkü
her toplumda ve her dönemde olduğu gibi, Nebinin sahabeleri arasında da
yalancı, iftiracı ve ikiyüzlü kişilerin bulunduğu açıkça anlaşılmaktadır.
2. Yeminlerini
(yalanlarına ve sahtekarlıklarına) kalkan yaparak Allah’ın
yolundan alıkoydular.ı Yaptıkları ne kötüdür!
ı Benzer
mesajlar: 58:16. 2:8,9
3. Bunun
nedeni, önce iman etmeleri sonra da inkâr etmeleridir. Böylece kalpleri damgalandı.ı
Artık onlar, hakikati idrak etmezler.
ı Tab
etmek (damgalamak, işaretlemek) ifadesi Kur’an’da 11 defa (4:155; 7:100, 101; 9:87,
93; 10:74; 16:108; 30:59; 40:35; 47:16; 63:3) geçmektedir. 2:7, 6:46, 42:24,
45:23 ayetlerinde ise inkârcıların kalplerinin hatem edildiğinden “mühürlendiğinden”
söz edilmektedir.
4. Onları
gördüğünde görünüşleri seni etkiler1. Konuştuklarında
(etkileyici) da dediklerine kulak verirsin. Onlar, cilalanmış
kütük gibidirler. Her sözü (gürültüyü) kendi aleyhlerinde
sanırlar. Onlar düşmandır, onlara karşı tedbirinizi alın2.
Allah onları kahretsin. Nasıl da saptırılıyorlar3.
1
Bu sözcük, bağlama göre "şaşırmak”, “hayret etmek”,
“etkilenmek", beğenmek” gibi anlamlara gelen “عَجَبَ” (‘âcebe) kökünden türemiştir. Bu ifade Kur’an’da 12 kez geçer: 2:204, 221
(2 kez); 5:100; 9:25, 55, 85; 33:52; 48:29; 57:20; 63:4; 72:1.
2 “يَحْذَرُ” (yahzâru) sözcüğü, “Sakınan, tehlikeyi gören,
tedbirini alan” anlamlarına gelir. Bu ifade Kur’an’da 21 kez geçer: 2:19, 235,
243; 3:28, 30; 4:71, 102 (2 kez); 5:41, 49, 92; 9:64 (2 kez), 122; 15:57;
24:63; 26:56; 28:6; 39:9; 63:4; 64:14.
3 “فِكَ” kökünden türemiş olan bu fiil; “gerçeği
çarpıtmak”, “gerçeği saptırmak”, “haktan çevrilmek”, “yalan uydurmak” gibi
anlamlara gelir. Bu fiilden türemiş kelimeler Kur’an’da 27 kez geçer: 5:75;
6:95; 7:117; 9:30; 10:34; 24:11, 12; 25:4; 26:45, 222; 29:17, 61; 30:55; 34:43;
35:3; 37:86, 151; 40:62, 63; 43:87; 45:7; 46:11, 22, 28; 51:9 (2); 63:4.
5. Onlara “Gelin, Allah’ın resulü sizin için bağışlanma dilesin.”
denilirse başlarını çevirirler. Sen de onların büyüklük
tasladıklarını ve uzaklaştıklarını görürsün.
6. Onlar
için bağışlanma dilesen de dilemesen de aynıdır. Allah onları bağışlamayacaktır.ı
Allah fasık (sapkın, itaat etmeyen) topluluğu
hidayete erdirmez.2
ı Bu
ayetin iki anlamı vardır: Birincisi; Dua, hidayet üzerinde olanlar, yani Müslimler
için fayda sağlar. Dini reddeden ve itaat yerine fısk (sapkınlık) ve tuğyan (azgınlık)
yolunu benimseyen kimse için Allah’ın resulü dahi dua etse yine de bir yararı
olmaz.
İkinci
anlamı da Allah’ın hidayetine sırt çeviren ve davet edildiğinde kibirle
reddeden bir kimseye Allah hidayet (kılavuzluk) etmez. Benzer mesaj: 9:80.
Oysa
milyonlarca insan; Nebimiz Muhammed’in sünneti olduğu iddia edilen şeyleri
yaparlarsa ve ona dua ederlerse, kendilerine şefaat edeceği inancıyla onu
putlaştırmaktadırlar (Reşat Halife, Ek 8).
7. Onlar
“Allah’ın Resulünün yanında bulunanlara infak (yardım)
etmeyin ki dağılıp gitsinler!” diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri
Allah’ındır. Ancak münafıklar idrak etmezler.
8. Onlar “Medine’ye dönersek, izzetli olan, zelil1 olanı oradan çıkaracaktır!” diyorlardı.
İzzet (şeref,
itibar, üstünlük) Allah’ın, resulünün ve müminlerindir. Ancak münafıklar
bilmezler.
1 “الذُّلِّ” (zûll), zillet durumunu, yani
aşağılanma, itibarsızlık, zayıflık, boyun eğme veya acizlik durumunu ifade
eder. Kur’an’da bu kökten türemiş 24 kelime geçer: 2:61, 71; 3:26, 112, 123;
5:54; 7:152; 10:26, 27; 16:69; 17:24, 111; 20:134; 27:34, 37; 36:72; 42:45;
58:20; 63:8; 67:15; 68:43; 70:44; 76:14 (2 kez)
ı Ayette yer alan zikrullahı tamlaması “beş
vakit salat (Allah’a yönelme duası)” olarak yorumlansa da burada kastedilen
mesaj, Allah’a yönelme duası da içerecek şekilde bütün ibadetler ve
duyarlılıklar yani genel anlamda Allah’a itaattir. Dahası zikrullah ifadesi
hayatı Allah bilinciyle yaşama bilincidir ki bunu sağlayan da bir adı zikr olan
Kur’an’dır.
Bu buyruk, Yüce Allah’ı anarak hayatı O’nun
istediği gibi yaşamanın önüne hiçbir şeyi geçirmemek gerektiğinin delilidir.
Burada “mal ve çocukların” özellikle zikredilerek vurgulanması, insanların
umumiyetle mal ve çocuklarının hatırı için imanın sorumluluklarından yüz
çevirmeleri nedeniyledir. Çünkü insan genellikle bunlar yüzünden nifak, iman
zaafı, fısk ve itaatsizliğin bataklığına saplanır.
Şayet
insan her an başıboş olmadığını, Allah’ın bir kulu olduğunu, Allah’ın kendisinin
her yaptığından haberdar olduğunu ve yaptıklarından bir gün hesaba çekileceğini
hatırında tutarsa, işte o zaman hiçbir sapıklık ve dalâlete düşmez. Beşeri
zaafları dolayısıyla bir hata yapsa bile, hata yaptığını anlar anlamaz kendine
çeki düzen verir.
10. Sizden birine ölüm gelince, “Rabbim, ölümümü yakın bir
zamana kadar ertelesen de sadaka versem ve salihlerden (dürüst ve erdemli) olsam.”ı
demeden önce de size verdiğimiz rızıktan infak edin.2
ı Benzer
mesajlar: 23:100; 35:37.
2 Bu
surenin ilk sekiz ayetinde münafıklardan söz edildikten sonra, surenin son
ayetlerinde infaktan söz edilmesi, infak yapmanın münafıklığın panzehiri olduğunu
göstermektedir. İnfak yapmak, kişinin münafık olmamasını sağlayan en önemli
fedakârlık göstergelerinden birisidir. Ayetteki hitaptan anlaşılıyor ki infak
bir iman eylemidir; imkânla sınırlı değildir. İmanı olan herkesin infak
edebilecek bir şeyleri mutlaka vardır. Çünkü infak sanıldığı gibi sadece
ekonomik mal varlığından ibaret değildir. Bilgi, ilgi, tecrübe, ekonomi,
servet, bedensel yardım, fedakârlık vs. şeylerin infakı olduğu gibi canını Yüce
Allah yolunda vermek de infakın zirvesidir.
11. Allah,
eceli (ölüm zamanı) gelen
kimseyi ertelemez. Allah, yapıyor
olduklarınızdan da haberdardır.