Sure, Mekke
döneminde inmiştir ve nüzul sırasına göre 83. suredir. “Yarılmak”, “çatlamak”
anlamına gelen “İnşikak” ismini, ilk ayette geçen “inşekkât” (çatladı, yarıldı)
kelimesinden alır. Sure 25 ayettir.
Rahmânir-Râhiym Allah’ın Adıyla
1. Gök
yarıldığı zaman,
2. Ve
Rabbine kulak verdiğinde ve (emir) hak (gerçek)
olduğunda,1
1 Bu
ayet, 5’inci ayette de tekrarlanmaktadır.
3. Ve
yeryüzü genişletildiği zaman,
1 “uzatmak, genişletmek, artırmak” gibi anlamlara
gelen “مد” (med) kökünden
türemiş olan bu sözcük, “genişletildiğinde, uzatıldığında, yayıldığında” anlamlarına
gelir.
4. Ve
içinde ne varsa atıp boşaldığında,
5. Ve
Rabbine kulak verdiğinde ve (emir) hak (gerçek)
olduğunda,1
ı Bu
ayet, 2’nci ayette de tekrarlanmaktadır.
6. Ey
insan, şüphesiz ki sen Rabbin için çabalayıp durmaktasın. Nihayet O’nunla buluşacaksın1.
1 “لِقَاء” (likâe)
ifadesi, “buluşmak, karşılaşmak” anlamlarına gelir. Bu ayet, insanın,
hesap vermek üzere Rabbine döneceğini ifade etmektedir.
7. Artık
kime kitabı sağıyla verilirse,
1 Arap
kültüründe sağ, deyim olarak “uğur, mutluluk, sağlamlık ve kurtuluşu” ifade
etmektedir. Bu konuyla ilgili ayetlerde geçen “sağın halkı” ifadesi, 17:71, 69:19
ve 84:7’de belirtildiği gibi mahşerde amel defteri kendisine sağdan verilecek
iyi kişiler, dünyada kulluk yeminine sadakat gösterenler demektir.
8. Bundan
dolayı kolay bir hesap ile hesaba çekilecek,
9. Ve
ailesine sevinçli1 olarak döner.
1
“Sevinç, keyif, mutluluk” anlamına gelen “سُرُور” (surûr)
sözcüğünden türemiş olan “مَسْرُور” (mesrur) sözcüğü, “mutlu, keyifli,
sevinçli” anlamlarına gelir. Bu ifade Kur’an’da 5 kez geçer: 2:69; 7:95; 76:11;
84:9, 13.
10. Ve
ancak kime kitabı sırtının ötesinden verilirse,
11. Sonunda
yok olmayı1 davet edecek!
1 “ثُبُور”
(subûr) sözcüğü “helâk olmak, yok oluş, perişanlık, mahvolma” anlamına
gelmektedir. “Yok olmayı davet edecek” ifadesi de “yok olmak istemek” şeklinde
anlaşılmaktadır. Bu ifade Kur’an’da 5 kez geçer: 17:102; 25:13 (2 kez), 14;
84:11.
12. Ve
yakıcı ateşe1 yaslanacak.
1 “سَعِيرًۭ” (sa’iyrân) sözcüğü “alevli ateş, yakıcı ateş” anlamlarına
gelir. Bu ifade Kur’an’da 19 kez geçer: 4:10, 55; 17:97; 22:4; 25:11; 31:21;
33:64; 34:12; 35:6; 42:7; 48:13; 54:24, 47; 65:5, 10, 11; 76:4; 81:12; 84:12.
13. Çünkü
o, ailesi (yakınları, destekçileri) arasında sevinçliydi.
14. Çünkü
o, (Rabbine) dönmeyeceğini sanmıştı (öyle inanıyordu).
15. Hayır!
Şüphesiz ki onun Rabbi onun hakkında basiretli1 idi.
1 “بَص۪ير”
(basiyr) sözcüğü, “gören” anlamına geldiği gibi “basiretli” yani “bir şeyin
içyüzünü anlayan” “derinlemesine görebilen” ve “her şeyin iç yüzünü anlayabilen”
anlamlarına da gelir.
16. Öyleyse,
şafak1 üzerine yemin ederim2 ki,
1 “الشَّفَقِ”
(eş-şefâk) sözcüğü, “şafak” demektir. Bu ifade Kur’an’da yalnızca bu ayette
geçmektedir.
2 “قسم”
(kasem) sözcüğü, “yemin etmek, kastetmek veya emin olmak” gibi anlamlara
gelen önemli bir fiildir. Yüce Allah, yemin ederek sözüne başlamak suretiyle
sözlerinin önemini ve doğruluğunu vurgulamaktadır. Bu yemin (kasem) ifadesi Kur’an’da
8 kez geçer: 56:75; 69:38; 70:40; 75:1, 2; 81:15; 84:16; 90:1.
17. Ve
geceye ve her ne topluyorsa1 (yemin
ederim ki),
1 “وَسَقَ” (vesekâ)
sözcüğü, “toplamak” veya “bir araya getirmek” anlamlarına gelir. Bu sözcük,
Kur’an’da 2 kez geçer: 84:17, 18.
18.
Ve toplandığı (dolunay olduğu) zaman Ay’a (yemin ederim ki),
19. Sizler
mutlaka katmandan1 katmana bineceksiniz2.
1 “طَبَقٌ”
(tâbâkâ) sözcüğü, “tabaka” ya da “katman” anlamlarına gelir. Bu sözcük,
Kur’an’da 4 kez geçer: 67:3; 71:15; 84:19 (2 kez).
2 “ركب”
(rekâbe) sözcüğü, “terkip etmek” yani bağlama göre “bindirmek, düzenlemek,
bir araya getirmek, oluşturmak, tasarlamak, dizayn etmek, monte etmek” gibi
anlamlar taşır. Kur’an’da, bu sözcükten türemiş 15 sözcük geçmektedir: 2:239;
6:99; 8:42; 11:41, 42; 16:8; 18:71; 29:65; 36:42, 72; 40:79; 43:12; 59:6; 82:8;
84:19.
20. Öyleyse
onlara neden iman etmiyorlar?
21.
Kur’an, onlara kıraat edildiği (okunduğu, bildirildiği) zaman
da secdeye kapanmıyorlar?
22. Bilakis
onlar küfrederler (gerçeği örterler), yalanlıyorlar.1
1 Kafir,
Allah’ın varlığına inanmayan değil; hakkı (gerçeği, hakikati) örtbas edendir.
Allah’ı ve dediklerini ikinci sıraya koyarak gereken değeri vermeyendir. Allah’ın
ve dediklerine görmezden geldiği için kafir; başka şeyleri de Allah’ın bazı
sıfatlarına denk tuttuğu için de müşrik olur.
23.
Allah da biriktirdikleri1
şeyi bilmektedir.
1 “وَعَى”
(ve'â) kökünden gelen “يُوعُونَ” (yuv’une) fiili, “toplamak”, “bir araya
getirmek”, “biriktirmek” gibi anlamlara gelir. Bağlamına göre “yüklenmek”
anlamına da gelmektedir. Bu ifade Kur’an’da 7 kez geçer: 12:76 (3 kez); 69:12
(2 kez); 70:18; 84:23.
24. Bundan
dolayı elem verici bir azapla onları müjdele!
25. Ancak,
iman eden ve salihat (doğru ve erdemli davranışlar) işleyen kimseler, onlar için kesintisi olmayan bir ecir (karşılık)
vardır.