84. İNŞİKÂK SÛRESİ

            Sure, Mekke döneminde inmiştir ve nüzul sırasına göre 83. suredir. “Yarılmak”, “çatlamak” anlamına gelen “İnşikak” ismini, ilk ayette geçen “inşekkât” (çatladı, yarıldı) kelimesinden alır. Sure 25 ayettir.

 

Rahmânir-Râhiym Allah’ın Adıyla

1. Gök yarıldığı zaman,

2. Ve Rabbine kulak verdiğinde ve (emir) hak (gerçek) olduğunda,1

1 Bu ayet, 5’inci ayette de tekrarlanmaktadır.

3. Ve yeryüzü genişletildiği zaman,

1 “uzatmak, genişletmek, artırmak” gibi anlamlara gelen “مد” (med) kökünden türemiş olan bu sözcük, “genişletildiğinde, uzatıldığında, yayıldığında” anlamlarına gelir.

4. Ve içinde ne varsa atıp boşaldığında,

5. Ve Rabbine kulak verdiğinde ve (emir) hak (gerçek) olduğunda,1

ı Bu ayet, 2’nci ayette de tekrarlanmaktadır.

6. Ey insan, şüphesiz ki sen Rabbin için çabalayıp durmaktasın.  Nihayet O’nunla buluşacaksın1.

            1 “لِقَاء” (likâe) ifadesi, “buluşmak, karşılaşmak” anlamlarına gelir. Bu ayet, insanın, hesap vermek üzere Rabbine döneceğini ifade etmektedir.

7. Artık kime kitabı sağıyla verilirse,

1 Arap kültüründe sağ, deyim olarak “uğur, mutluluk, sağlamlık ve kurtuluşu” ifade etmektedir. Bu konuyla ilgili ayetlerde geçen “sağın halkı” ifadesi, 17:71, 69:19 ve 84:7’de belirtildiği gibi mahşerde amel defteri kendisine sağdan verilecek iyi kişiler, dünyada kulluk yeminine sadakat gösterenler demektir.

8. Bundan dolayı kolay bir hesap ile hesaba çekilecek,

9. Ve ailesine sevinçli1 olarak döner.

            1 “Sevinç, keyif, mutluluk” anlamına gelen “سُرُور” (surûr) sözcüğünden türemiş olan “مَسْرُور” (mesrur) sözcüğü, “mutlu, keyifli, sevinçli” anlamlarına gelir. Bu ifade Kur’an’da 5 kez geçer: 2:69; 7:95; 76:11; 84:9, 13.

10. Ve ancak kime kitabı sırtının ötesinden verilirse,

11. Sonunda yok olmayı1 davet edecek!

1 “ثُبُور” (subûr) sözcüğü “helâk olmak, yok oluş, perişanlık, mahvolma” anlamına gelmektedir. “Yok olmayı davet edecek” ifadesi de “yok olmak istemek” şeklinde anlaşılmaktadır. Bu ifade Kur’an’da 5 kez geçer: 17:102; 25:13 (2 kez), 14; 84:11.

12. Ve yakıcı ateşe1 yaslanacak.

1 “سَعِيرًۭ” (sa’iyrân) sözcüğü “alevli ateş, yakıcı ateş” anlamlarına gelir. Bu ifade Kur’an’da 19 kez geçer: 4:10, 55; 17:97; 22:4; 25:11; 31:21; 33:64; 34:12; 35:6; 42:7; 48:13; 54:24, 47; 65:5, 10, 11; 76:4; 81:12; 84:12.

13. Çünkü o, ailesi (yakınları, destekçileri) arasında sevinçliydi.

14. Çünkü o, (Rabbine) dönmeyeceğini sanmıştı (öyle inanıyordu).

15. Hayır! Şüphesiz ki onun Rabbi onun hakkında basiretli1 idi.

            1 “بَص۪ير” (basiyr) sözcüğü, “gören” anlamına geldiği gibi “basiretli” yani “bir şeyin içyüzünü anlayan” “derinlemesine görebilen” ve “her şeyin iç yüzünü anlayabilen” anlamlarına da gelir.

16. Öyleyse, şafak1 üzerine yemin ederim2 ki,

            1 “الشَّفَقِ” (eş-şefâk) sözcüğü, “şafak” demektir. Bu ifade Kur’an’da yalnızca bu ayette geçmektedir.

2 “قسم” (kasem) sözcüğü, “yemin etmek, kastetmek veya emin olmak” gibi anlamlara gelen önemli bir fiildir. Yüce Allah, yemin ederek sözüne başlamak suretiyle sözlerinin önemini ve doğruluğunu vurgulamaktadır. Bu yemin (kasem) ifadesi Kur’an’da 8 kez geçer: 56:75; 69:38; 70:40; 75:1, 2; 81:15; 84:16; 90:1.

17. Ve geceye ve her ne topluyorsa1 (yemin ederim ki),

            1 “وَسَقَ” (vesekâ) sözcüğü, “toplamak” veya “bir araya getirmek” anlamlarına gelir. Bu sözcük, Kur’an’da 2 kez geçer: 84:17, 18.

18. Ve toplandığı (dolunay olduğu) zaman Ay’a (yemin ederim ki),

19. Sizler mutlaka katmandan1 katmana bineceksiniz2.

            1 “طَبَقٌ” (tâbâkâ) sözcüğü, “tabaka” ya da “katman” anlamlarına gelir. Bu sözcük, Kur’an’da 4 kez geçer: 67:3; 71:15; 84:19 (2 kez).   

2 “ركب” (rekâbe) sözcüğü, “terkip etmek” yani bağlama göre “bindirmek, düzenlemek, bir araya getirmek, oluşturmak, tasarlamak, dizayn etmek, monte etmek” gibi anlamlar taşır. Kur’an’da, bu sözcükten türemiş 15 sözcük geçmektedir: 2:239; 6:99; 8:42; 11:41, 42; 16:8; 18:71; 29:65; 36:42, 72; 40:79; 43:12; 59:6; 82:8; 84:19.

20. Öyleyse onlara neden iman etmiyorlar?

21. Kur’an, onlara kıraat edildiği (okunduğu, bildirildiği) zaman da secdeye kapanmıyorlar?

22. Bilakis onlar küfrederler (gerçeği örterler), yalanlıyorlar.1

1 Kafir, Allah’ın varlığına inanmayan değil; hakkı (gerçeği, hakikati) örtbas edendir. Allah’ı ve dediklerini ikinci sıraya koyarak gereken değeri vermeyendir. Allah’ın ve dediklerine görmezden geldiği için kafir; başka şeyleri de Allah’ın bazı sıfatlarına denk tuttuğu için de müşrik olur.

23. Allah da biriktirdikleri1 şeyi bilmektedir.

            1 “وَعَى” (ve'â) kökünden gelen “يُوعُونَ” (yuv’une) fiili, “toplamak”, “bir araya getirmek”, “biriktirmek” gibi anlamlara gelir. Bağlamına göre “yüklenmek” anlamına da gelmektedir. Bu ifade Kur’an’da 7 kez geçer: 12:76 (3 kez); 69:12 (2 kez); 70:18; 84:23.

24. Bundan dolayı elem verici bir azapla onları müjdele!

25. Ancak, iman eden ve salihat (doğru ve erdemli davranışlar) işleyen kimseler, onlar için kesintisi olmayan bir ecir (karşılık) vardır.