KUR’AN’DA ADI GEÇEN NEBİLER VE RESULLER

Adem: insanlığın atası olması sebebiyle ebü’l-beşer, Kur’an’da Allah’ın seçkin kıldığı kişiler arasında sayılmış (3/33) olduğundan safiyyullah unvanlarıyla da anılmaktadır. Adem; Allah’tan vahiy (kelimeler) alan (2/37), kendisine yükümlülük ve sorumluluk verilen (2/33, 35; 7/19; 20/117) ve alemlere faziletli kılınan (3/33) biridir. Kur’an’da kendisinden doğrudan resul veya nebi olduğu belirtilmemiştir. Ancak sözünü ettiğimiz ayetlerin, Adem’in nebi olduğuna işaret ettiği belirtilmektedir.

İdris: Kur’an’da adı 2 defa geçmektedir. Astronomi ve matematikle ilk uğraşan, ilk defa iğne ile dikiş diken ve elbise yaparak giyen, ölçü ve tartı aletlerini ilk defa kullanan, ilk yazı yazanın O olduğu rivayet edilir. Âdem ve Şît’ten sonra elçi olduğu rivayet edilmektedir. İdris Nebi; sabredenlerden olan (21/85) onu rahmetine soktuğu (21/86), yüce bir makama yükseltilen (19/57), salih (21/86) ve sıddik (19/56) bir nebidir (19/56,58)

Nuh: Adem’in çocukları Kābil ile Şît’in çocuklarına elçi olarak gönderildiği belirtilmektedir. Kur’an’da adı 43 defa geçmektedir. Kur’an’ın 71. suresi onun adını taşımaktadır. Allah’ın, Kur’an’da ismi zikrederek selam ettiği 7 nebiden biridir (37/79). Kavminden kendisine çok az kişi iman etmiştir. Karısı ve çocuklarından biri de iman etmeyenler arasındadır. Nuh Nebi; kendisine vahyedilen (4/163) kendisinden sapasağlam bir misak (söz) alınan (3/87; 33/7), muhsin olanlardan (6/84), salihlerden olan (6/85), alemlere faziletli kılınan (6/86) ve kendisine kitap ve hüküm verilen (6/89) bir nebidir (4/163; 6/84,89; 33/7; 57/26) ve bir resuldür (3/33; 7/61; 11/28,29; 26/107; 29/14; 40/5; 71/1).

Hud: Kur’an’da adı 10 defa geçmektedir. Kur’an’ın 11. suresi onun adını taşımaktadır. Yaşadıkları yer olan İrem şehrinde, yüksek binalar inşa etme yarışına girmiş Âd Kavmine gönderilmiş bir elçidir. Âd kavmine resul olarak gönderildi. Kur’an’ın 11. suresi onun adını taşımaktadır. Emin (güvenilir) (7/68; 26/125) bir nasihatçi olduğu (7/68) belirtilen, kavminin yapacaklarından korkmayan ve Allah'a tevekkül eden (11/55,56) bir resuldür (7/67; 23/32; 11/50,59; 26/124,125).

Açıklama: Hûd kelimesi, Kur’an’da aynı zamanda Yahudileri ifade eden bir isim olarak da geçer (2/111, 135, 140).

Salih: Kur’an’da adı 8 defa geçmektedir. Dağları ve yüksek kayaları oyarak inşa ettikleri görkemli evlerle ünlü Semud kavmine gönderilmiştir. Semudlular kendilerine sınanmaları için gönderilen Salih’in devesini öldürünce helak edildiler. Salih Nebi; kendisine beyyine (apaçık delil, işaret) verilen (7/73), emin (7/68; 26/143) bir resuldür (7/73,77; 11/61-63,66,89; 26/141-143; 27/45,47; 91/13).

İbrahim: Kur’an’da adı 69 defa geçmektedir. Kur’an’ın 14. suresi onun adını taşımaktadır. Allah’ın, Kur’an’da ismi zikrederek selam ettiği 7 nebiden biridir (37/109). Oğlu İsmail ile Kâbe’yi inşa etmiştir. Çok misafirperver biriydi. Kurban kesmeyi bize o öğretmiştir. Kendisine 10 sayfalık suhuf verilmiştir. Babil hükümdarı Nemrut tarafından ateşe atılmış, ateş kendisini yakmamıştır. Halilullah yani ‘Allah'ın sevgili arkadaşı’ olarak anılır. İbrahim Nebi; sıddik (sözünde duran) (19/41); Kendisine suhuf (sahifeler) verildiği (2/136, 4/163; 53/36,37; 87/19), kendisinden sapasağlam bir misak (söz) alınan (3/87; 33/7), kendisine kitap ve hüküm verilen (6/83,89) Allah’ın kendilerine nimetlerini tamamladığı (12/6),  İbrahim’in vefakâr olduğu (53/37), güçlü iradeli ve basiretli olduğu (38/45), samimiyet sahibi halislerden kılınan (38/46), Allah’ın, İbrahim'i halil (sevgili, arkadaş) edindiği (4/125), halis ve seçkin hayırlılardan olan (38/47,48), dünyada bereketler verilen (37/113), dünyada ödülü verilen ve ahirette de salihlerden olan (29/27) bir nebi (4/163; 6/83-90; 19/41; 33/7; 57/26) ve bir resuldür (…).

Lût: Kur’an’da adı 27 defa geçmektedir. İbrahim Nebi’nin yeğenidir ve ona iman eden ve onunla hicret edenlerdendir. Lut Nebi; bugün Lut gölü olarak bilinen bölgede bulunan Sodom ve Gomora şehirlerinde yaşayan fasık (Hak yoldan sapmış) bir kavme gönderilen (27/54), ona bir hüküm, bir ilim verilen, Allah’ın rahmetine dahil edilen (21/74,75), ancak kavmi tarafından yalanlanan (26/160; 38/13) ve sürülmeye çalışılan (7/82; 26/167; 27/54) ve yaşlı karısı da helak edilenlerden olan (26/171; 27/54) ve salihlerden olan (6/85; 21/72,75) ve alemlere faziletli kılınan (6/86) olan ve kendisine kitap ve hüküm verilen (6/89) bir resul (37/133; 26/162) ve bir nebidir (6/86,89).

İsmail: Kur’an’da adı 12 defa geçmektedir. İbrahim Nebinin oğludur. Babası İbrahim ile birlikte Kâbe’yi inşa etmiştir. Hacla ilgili pek çok merasim ve kurban kesme konularında İbrahim ile birlikte Müslümanlara örnek olmuştur. Muhammed Nebi, onun soyundan gelmektedir. İsmail Nebi; Mekke’ye yerleşenlere gönderilen, kendisine vahiy indirilen (3/184; 4/163) alemlere faziletli kılınan (6/86), Allah’ın kendisinden hoşnut olduğu (19/55), onu rahmetine soktuğu (21/86), sabredenlerden olan (21/85), hayırlılardan olan (38/48), salih (21/86) ve alemlere faziletli kılınan (6/86), sadık (19/54) ve kendisine kitap ve hüküm verilen bir resul (19/54) ve bir nebidir (4/163; 6/86,89; 19/54,58)

İshak: Kur’an’da adı 15 defa geçmektedir. İbrahim Nebi'nin oğludur. Muhammed haricinde Kur’an’da adı geçip de kendisinden sonra gelen bütün nebilerin atasıdır. Yahudilerin, İbrâhim’den sonraki ikinci atasıdır. İshak Nebi; kendisine vahiy indirilen (2/136; 3/84; 4/163), alim (15/53; 51/28), dünyada bereketler verilen (37/113), Allah’ın kendilerine nimetlerini tamamladığı (12/6), güçlü iradeli ve basiretli olan (38/45), samimiyet sahibi halislerden kılınan (38/46), halis ve seçkin hayırlılardan olan (38/47,48), muhsin olanlardan (6/84), salihlerden olan (6/85; 37/112) ve alemlere faziletli kılınan (6/86) ve kendisine kitap ve hüküm verilen (6/89) bir nebidir (4/163; 6/84,89; 19/49,58; 29/27; 37/112)

Yakub: Kur’an’da adı 16 defa geçmektedir. İbrahim Nebi'nin torunu ve İshak'ın oğludur.  Evlat acısı ile evlat ihaneti ile imtihan edilmiştir. Oğlu Yusuf’un acısı dolayısıyla gözleri kapanmış, sonra ona kavuşmasıyla yeniden açılmıştır. Mısır’a gitmeden önce Filistin civarında elçilik yapmıştır. Diğer ismi İsrail’dir. İsrailoğullarının atasıdır. İsrailoğullarının boyları onun 12 oğlundan türemiştir. Yakub Nebi; Halis ve seçkin hayırlılardan olan (38/47,48) kendisine vahiy indirilen (2/136; 3/84; 4/163), samimiyet sahibi halislerden kılınan (38/46), muhsin olanlardan (6/84), salihlerden olan (6/85; 21/72) alemlere faziletli kılınan (6/86), güçlü iradeli ve basiretli olan (38/45) ve kendisine kitap ve hüküm verilen (6/84,89) Allah’ın, ailesine nimetlerini tamamlayacağı (12/6), bir nebidir (4/163; 6/89; 19/49,58)

Yusuf: Kur’an’da adı; 25’i Yusuf suresinde, 2 tanesi de diğer surelerde (6/84; 40/34) olmak üzere toplam 27 defa geçmektedir. Kur’an’ın 12. suresi onun adını taşımaktadır. İbrahim’in torunu Yakub’un 12 oğlundan en çok sevdiği oğludur. Kardeşleri kendisini kıskanmışlar, kuyuya atmışlardır. Kendisine rüyaları yorumlama yeteneği verilmiştir. Bu bilgi ve yeteneği sayesinde Mısır halkına elçilik yapmış ve orada yönetici olmuştur. Kur’an’da toplu olarak bir sürede, baştan sona anlatılan tek kıssa onunkidir.  Yusuf Nebi; muhsin olanlardan (6/84), salihlerden olan (6/85), kendisine beyyineler (apaçık deliller, işaretler) verilen (40/34) kendisine kitap ve hüküm verilen (6/84,89), hadislerin (rüyaların) te’vilini (yorumunu) öğrettiği (12/6), Allah’ın kendisine nimetlerini tamamlayacağı (12/6) bir resul (40/34) ve bir nebidir (6/89).

Davud: Yakub Nebi’nın 10. Kuşak torunu olduğu ve gençlik yıllarında demircilikle uğraştığı belirtilmektedir. Kur’an’da adı 16 defa geçmektedir. Daha sonra Allah’ın kendisine verdiği elçilik ve hükümdarlıkla birlikte İsrailoğullarına kral olmuştur.  Samuel Nebi zamanında yaşanan Talut-Calut savaşında küçük yaştaki Davud, düşman ordusunun hükümdarı ve komutanı olan Calut’u öldürdü (2/251). Davud Nebi; kendisine vahyedilen (6/84) ve kendisine Zebur verilen (4/163; 17/55), kendisine mülk (hükümranlık ve hikmet verilen (2/251), kendisine hüküm (egemenlik) ve ilim verilen (21/79; 27/15), muhsinlerden (6/84), salihlerden (6/85), alemlere faziletli kılınanlardan (6/86; 27/15; 34/10) ve kendisine kitap ve hüküm verilen (6/84,89) bir nebidir (4/163; 6/89).

            Ayrıca; Davud'la beraber tesbih etsinler diye dağların ve kuşların buyruk altına alındığı (21/79; 27/16-17; 34/10; 38/18-20); Ona, savaşta koruyacak zırhlı giysi yapımının öğretildiği (21/80; 34/11) de Kur’an’da belirtilmektedir.

Süleyman: Davud Nebi'nin oğludur. Kur’an’da adı 17 defa geçmektedir. Babasının ölümünden sonra onun yerine hükümdar olmuştur. Süleyman Nebi; kendisine vahyedilen (4/163), kendisine hüküm (egemenlik) ve ilim verilen (21/79; 27/15), muhsinlerden (6/84), salihlerden (6/85), alemlere faziletli kılınanlardan (6/86; 27/15; 34/10), ve kendisine kitap ve hüküm verilen bir nebidir (4/163; 6/84,89).

             Ayrıca; Süleyman Nebi'nin; cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan ordusunun olduğu (27/16), rüzgarların onun kontrolüne verildiği (21/81;  34/12), kendisine kuşların dilinin öğretildiği (27/16), hayvanların konuşmalarını anladığı (27/18,19), kendisine bakır madenini eritip işlemenin öğretildiği (34/10), şeytanlardan ve cinlerden bir kısmının onun gözetimi altına verildiği, onlara iş yaptırdığı, onlara dalgıçlık yaptırdığı (21/82;  34/12) ve cinlerin, kendisi için mabetler, heykeller, havuzlar gibi (geniş) leğenler, kazanlar yaptığı (34/13) da Kur’an’da belirtilmektedir.

Eyyub: Eyyub Nebi'nin Şam veya Filistin topraklarında yaşadığı düşünülen, ancak hangi kavimden olduğuna, ne zaman ve nerede yaşadığına dair net bir bilgiye rastlayamadık. Ancak kendisinin bir sıkıntı (hastalık) yaşadığı ve bu sıkıntıdan kurtulmak için Allah’a dua ettiği ve duasının kabul edildiği, kendisine bir su ve demet (çiçek demeti) sapları ile şifa bulduğu (21/83,84; 38/41-44) belirtilmektedir.  Eyyub Nebi'nin; kendisine vahyedilen (4/163), muhsin olanlardan (6/84), salihlerden (6/85), sabreden ve daima Allah'a yönelen güzel bir kul olduğu (38/44) halislerden ve hayırlılardan olduğu belirtilen (38/45-47), alemlere faziletli kılınanlardan olan (6/86) ve kendisine kitap ve hüküm verilen (6/84,89) bir nebidir (4/163; 6/89).

Şuayb: Kur’an’da 11 defa geçmektedir. Ölçü ve tartıda hile yapan Medyen ve Eyke halkına resul olarak gönderildiği, kendisine iman etmeyen iki belde halkının da helak olduğu belirtilmektedir. Musa Nebi onun kızıyla evlenmiştir.  Şuayb Nebi; emin (26/178) bir resuldür (7/85,87,93; 11/84-88, 26/176-178; 29/36).

Musa: Kur’an’da adı 34 surede ve 136 defa geçmektedir. Kur’an’da kendisinden ve mücadelesinden en çok bahsedilen nebidir. Şuayb’ın damadıdır. Babasının adı İmran’dır ve Kur’an’da onlardan Al-i İmran (İmran’ın ailesi) şeklinde söz edilmektedir ve Kur’an’ın 3. Suresi ‘Al-i İmran’ ismini taşımaktadır. Musa Neb, ilk önce Firavun'a ve Mısır halkına elçi olarak gönderilmiştir. Daha sonra da İsrailoğulları’na tebliğde bulunmuştur. İsrailoğulları onun önderliğinde Mısır’dan çıkmış ve böylece Firavun'un zulmünden kurtuldular. Kur’an’da onun dünyaya gelişi, saraya intikali, Medyen’e gidişi, elçi olarak seçilişi, İsrailoğullarını kurtarmak için Firavun’a gönderilişi, Firavun’la mücadelesi ve İsrailoğullarını Mısır’dan çıkarışı, Sina’da ilâhî emirleri alışı, çöldeki olaylar ve İsrailoğullarına rehberlik edişi anlatılmaktadır. Allah tarafından verilmiş iki delil (asa ve yed-i beyza ‘beyaz el’ mucizesi) verilmiştir (20/17-23; 27/10-12; 28/31-32). Mûsâ da Harun ile beraber Firavun’a gitmekle görevlendirilir (7/103; 10/75; 20/25-35,42-46; 25/36; 26/10-15; 28/32-35; 40/23-24; 43/46; 79/16-17). Mûsâ Firavun’a, Allah’ın elçisi olduğunu söyler ve inanması için ona asa ve beyaz el mucizelerini gösterir. Bunun üzerine Firavun Mısır’ın önde gelen sihirbazlarını toplar. Sonunda Mûsâ’nın asası sihirbazların oyuncaklarını yutar. Sihirbazlar Mûsâ’ya iman edince Firavun tarafından cezalandırılırlar (7/104-126; 10/83; 20/47-76; 26/16-51; 28/36-37; 44/17-21). Firavun küfründe ısrar eder, İsrailoğullarına baskı ve zulüm daha da artar (2/49; 14/6; 7/127; 40/23-25; 43/51-54). Kur’an’a göre Mûsâ, Allah’ın izni ile sekiz musibet (mucize) gösterir. Bunlar asa, beyaz el, sel, çekirge, haşere, kurbağa, kan, karanlıktır. Firavun ve Mısır halkına bu musibetlerden her biri geldiğinde onlar Mûsâ’ya İsrailoğullarını salıvereceklerini söyler, fakat azap kalktığında sözlerinden dönerler (7/130-135; 17/101). Allah’ın, Kur’an’da ismi zikrederek selam ettiği 7 nebiden biridir (37/120). Bir gece vakti Mûsâ’ya yola çıkması emredilir, Firavun ve adamları da onların peşine düşer. Mûsâ asası ile Nil nehrine vurur ve nehir yarılır. İsrailoğulları nehri geçer, ancak Firavun ile askerleri boğulur (2/50; 7/136; 8/54; 10/90, 92; 17/103; 20/77-78; 26/52,53,60-66; 28/40; 44/23; 51/40). Mûsâ’ya karşı çıkan Firavun, Hâmân ve Karun helâk edilir (Ankebût 29/39).

Musa Nebi; Kendisine suhuf (sahifeler) verilen (53/36; 87/19), kendisinden sapasağlam bir misak (söz) alınan (3/87; 33/7), ihlâs sahibi (19/51), muhsin olanlardan (6/84), salihlerden olan (6/85), Harun’a ve kendisine takva sahipleri için bir ışık olan, bir öğüt olan Furkan verilen (21/48), alemlere faziletli kılınan (6/86; 7/144) emin (güvenilir) ve şerefli olan (44/17-18) ve kendisine kitap ve hüküm verilen (6/84,89), Mümin kullardan (37/121-122) bir resul (2/87,108; 7/104,144; Taha 20/41,47; 19/51; 26/16; 43/46; 44/17,18; 61/5; 73/16) ve bir nebidir ( 6/89; 19/51,58; 33/7.

Harun: Ağabeyi Musa Nebi'ye yardımcı tayin edildiği (20/42,43 25/35; 26/16; 28/34,35) ve İsrailoğullarına ile Mısır halkına tebliğde bulunduğu belirtilmektedir. Allah’ın, Kur’an’da ismi zikrederek selam ettiği 7 nebiden biridir (37/120). Mûsâ, ilâhî emir gereği Sina’ya (Tur Dağı’na) giderken, halkının başına kendi yerine Harun’u vekil bırakmıştır (7/142). Kur’an’da 20 yerde genellikle de Mûsâ Nebi'nin kıssalarında geçmektedir. Harun Nebi; güzel konuşan (28/34), kendisine vahyedilen (4/163), muhsinlerden (6/84), salihlerden (6/85), alemlere faziletli kılınan (6/86), kendisine lütufta bulunulan (37/114) Musa’ya ve kendisine takva sahipleri için bir ışık olan, bir öğüt olan Furkan verilen (21/48) ve kendisine kitap ve hüküm verilen (6/84,89) bir resul (20/47; 26/16) ve bir nebidir (4/163; 6/89; 19/53,58).

Zekeriya: Zekeriya Nebi, Musa’nın nebi olan kardeşi Harun’un soyundandır ve İsrailoğullarına gelmiştir. Filistin’de yaşamıştır. Kendisi soyundan gelen eşi Elizabeth, ’in akrabasıdır. Zekeriya’nın Nebi eşi kısır ve yaşlı olduğu halde duası “benden sonraki yakınlarımdan endişe ediyorum. Hanımım da kısırdır. Bana katından hem bana hem de Yakup ailesine mirasçı olabilecek bir veli ver” (19/5,6, 21/89) şeklindeki duası kabul edilmiş ve kendilerine önceden müjdelenen (3/39-41; 19/7-11; 21/90) oğulları Yahya Nebi doğmuştur (19/7). Annesi tarafından mâbede adanan ’in eğitim ve bakımını üstelenmişti (3/37).

Kur’an’da adı 6 yerde adı geçmektedir. Zekeriya Nebi; duası kabul edilen, hayırlı işlere koşan (21/90), namaz kılan (Ali İmrân 3/39), ’i himaye eden (3/37) Allah’ın kulu (19/2), salihlerden (6/85), alemlere faziletli kılınan (6/86), hayır işlerinde koşuşturan, Allah’ı (merhametini) umarak ve (azabımızdan) korkarak Allah’a yalvaran, Allah’a saygılı olan (21/90) ve kendisine kitap ve hüküm verilen (6/85,89) bir nebidir.

Yahya: Zekeriya Nebi'nin oğludur ve İsrailoğullarına gelmiştir. Allah tarafından ismi konulan bir elçidir (19/7). Allah’ın, Kur’an’da ismi zikrederek selam ettiği 7 nebiden biridir (19/15). Yahya Nebi; salihlerden olan (6/85; 3/39), alemlere faziletli kılınan (6/86), kendisine kitap ve hüküm verilen (6/85,89), çocuk yaştayken hüküm ve hikmet verilen (19/12), Allah’tan gelen kelimeyi (sözü) tasdik eden ve seyyid (efendi, öncülük eden) ve nefsine hâkim (onurlu ve iffetli) ve salihlerden (3/39) bir nebidir (3/39; 6/86,89).

İsa: Musa’nın Nebi'nin kardeşi Harun’un soyundan olan Meryem'in oğludur ve İsrailoğullarına gelmiştir. Allah’ın, Kur’an’da ismi zikrederek selam ettiği 7 nebiden biridir (19/33). Kur’an’da 15 surede 93 ayette ismi veya bir sıfatı (Mesih, İsa İbni, Ruhullah vb) ile zikredilmektedir. kendisinden sapasağlam bir misak (söz) alınan (3/87; 33/7), İsa Nebi, İsrailoğulları’na gönderilen (3/49; 4/171); kendisine İncil verilen (5/46); Tevrat’ı tasdik eden ve bazı hususlarda onu nesheden (3/50; 5/46), “Allah’tan bir kelime” olduğu ifade edilen (3/39, 45; 4/171); “Allah’tan bir ruh” olarak söz edilen (en- 4/171) kavmine namazı ve zekâtı emreden (19/31), salihlerden olan (6/85), alemlere faziletli kılınanlardan olan (3/33; 6/86), kendisine kitap ve hüküm verilen (5/75; 6/85,89; 19/30-31), Allah’ın kulu (4/172; 19/30) bir resul (2/87,252; 3/53; 4/157,171; 5/75;  61/6) ve bir nebidir (4/163; 6/89; 19/30; 33/7; 57/27)

İlyas: Kur’an’da iki defa İlyas (6/85; 37/123), bir defa da İlyâsîn (37/130) şeklinde ismen zikredilmektedir. Hangi kavimden olduğu, hangi kavme ve ne zaman elçi olarak gönderildiği hususları Kur’an’da belirtilmemiştir. Ancak; İlyas Nebi'nin, M.Ö. 9. yüzyılda Kuzey İsrail Krallığı'nda yaşadığı, Kitab-ı Mukaddes'te adının Elijah olup İsrailoğlu elçilerden biri olduğu ve peşinden de Elyesa' (Elisha) Nebi'nin geldiği ifade edilmektedir (Kitâb-ı Mukaddes, I. Krallar 17 ve II. Krallar 1-2).  

Allah’ın, Kur’an’da ismini zikrederek selam ettiği 7 nebiden biridir (37/130). İlyas Nebi; salihlerden olan (6/85), alemlere faziletli kılınan (6/86), kendisine kitap ve hüküm verilen (6/85,89) ve sonraki nesiller arasında kıyamete kadar övgüyle anılması sağlanan bir resul (37/123-129) ve bir nebidir (6/89).

Elyesa: Kur’an’da 2 yerde adı zikredilmektedir (6/86; 38/48). Ancak, hangi kavimden olduğu, hangi kavme ve ne zaman elçi olarak gönderildiği hususları Kur’an’da belirtilmemiştir. Elyasa Nebi; hayırlılardan olan (38/48), salihlerden olan (6/85), ve alemlere faziletli kılınan (6/86) ve kendisine kitap ve hüküm verilen bir nebidir (6/86,89).

Zülkifl: Kur’an’da 2 yerde adı zikredilmektedir (21/85; 38/48). Ancak, hangi kavimden olduğu, hangi kavme ve ne zaman görevlendirildiği hususları Kur’an’da belirtilmemiştir. Zülkifl Nebi; sabredenlerden olan (21/85), Allah’ın, rahmetine soktuğu (21/86), hayırlılardan olan (38/48), salih (21/86) biri olduğu; ancak nebi mi yoksa resul mü olduğunu belirten ayet yoktur. Ancak suresi 38/48. Ayette Elyesa ve İsmail nebiler ile birlikte zikredilmesi, onun da nebi olduğunu göstermektedir.

Yunus: Kur’an’da adı 4 defa geçmektedir. Kur’an’ın 10. suresi onun adını taşımaktadır. Bazı ayetlerde kendisinden “Zünnûn” yani balık sahibi olarak söz edilmektedir (21/86).  Asurluların başkenti olan Ninova halkına elçi olarak görevlendirilmiştir. Kur’an’a göre; Yunus, kavmi kendisine inanmayınca öfkeyle onlardan uzaklaşmış (21/87) ve bir gemiye binmiş (37/140). Ancak yükü ağır olan geminin batmaması için birilerinin denize atılması kararlaştırılmış. Çekilen kura neticesinde kaybedenlerden olmuş ve kendisini bir balık yutmuştur (37/141-142). Yunus, hatasını anlayıp tevbe edince  (21/87-88; 37/143-144), duası kabul edilerek kurtarılmış (37/145-146; Kalem 68/49) ve tekrar kendi topluluğuna dönüp elçilik vazifesini sürdürmüştür ( 37/147). Kur’an’da, Yunus’un halkı, ‘imanları kendilerine fayda sağlayan bir belde’ olarak övülmektedir (10/98). Yunus Nebi; kendisine vahyedilen (4/163) salihlerden olan (6/85), alemlere faziletli kılınan (6/86) ve kendisine kitap ve hüküm verilen (6/86,89) bir resul (37/139,147) ve bir nebidir (4/163).

Muhammed: İsmail Nebi'nin soyundan geldiği belirtilmektedir. Kur’an’da “Muhammed … Allah'ın resulü ve nebilerin sonuncusudur.” Şeklindeki ifade, Muhammed Nebi'nin kitap ve hüküm verilen son nebi (peygamber) olduğunu göstermektedir (33/40). Allah, Muhammed’i hidayet ile ve Hak olan (gerçek, hakikat) dini, bütün dinlere üstün kılsın diye göndermiştir. (48/28). Muhammed, bütün insanlara bir müjdeci ve uyarıcı olarak göndermiştir (34/28; 7/158). Kendisine Kur’an’ı vermiştir. (3/3; 7/157; 16/44,64). Kitabı ve hikmeti Öğreten bir nebi olarak gönderdi (3/164, 2/151). Muhammed; bir şahit, müjdeleyici, uyarıcı, Allah’ın izniyle Allah'a davet eden ve münîr (ışık saçan) bir kandil olarak gönderilmiştir (33/45,46) Muhammed, tüm âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir (21/106-107) Muhammed, çok güzel ve büyük bir ahlâka sahiptir (68/4). Muhammed, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlara ve Allah'ı çok zikreden kimselere en güzel örnektir (33/21). İnsanların İbrahim'e en yakın olan ve ona uyanların, Muhammed’e iman edenler olduğu belirtilmiştir (37/112, 113).

         Muhammed’dan “nebi” olarak söz edilen ayetler: 3/161; 7/157, 158; 66/1)

Muhammed'den “resul” olarak söz edilen ayetler: 2/108,129,143,151,252,279; 3/81,101,144,153,164; 4/79,80,170; 5/15,19,41; 7/157,158;  8/41; 9/1,3,7,26,54,59,80,81,86,88,90,94,97,105; 13/38; 14/44,47; 17/93,94; 24/50; 33/12,22,26, 33,53; 36/3; 37/37;  41/43; 48/9,26,27,29;  49/7,14; 57/8,9; 59/6,7,8; 61/6,9; 62/2; 63/1,5,7; 65/11;  72/23; 98/2.

           Açıklama: İslami kaynaklara göre elçi oldukları belirtilen ve Kur’an-ı Kerim’de kıssaları anlatılan 25 kişiden 11 tanesi için hem ‘nebi’ hem de ‘resul’ ifadesi; 9 tanesi için sadece ‘nebi’ ifadesi; 3 tanesi için de sadece “resul” ifadesi geçerken, 2 tanesi için ise ‘nebi’ veya ‘resul’ ifadesi kullanılmamış olduğunu gördük. Bunlar;

a. Nuh, İbrahim, İsmail, Lut, Yunus, İlyas, Yusuf, Musa, Harun, İsa, Muhammed için; “nebi” ve “resul” ifadesi geçiyor.

           43/6 ayetindeki “Ve öncekilerin içinde de nice nebiye de risalet verdik.” Şeklindeki ifadeden de bir çok nebiye risâlet yani resullük görevi verilmiş olduğu da anlaşılmaktadır.

            Aynı cümlede Hem nebi hem de Resul oldukları belirtilen elçiler: Musa (19/51) ve İsmail (19/54).

b. Sadece ‘nebi’ ifadesi geçenler: İdris, İshak, Yakûb, Davut, Süleyman, Yesâ, Eyyûb, Zekeriya ve Yahya.

Ancak; Adem ve Zülkifl için ise; ‘nebi’ veya ‘resul’ ifadesi geçmiyor. Ancak Adem’e kelimeler verildiğinin belirtilmesi ve Zülkifl’in de suresi 38/48. Ayette Elyesa ve İsmail nebiler ile birlikte zikredilmesi, her ikisinin de nebi olduğunu göstermektedir.

Ayrıca; 7/94 ayette yer alan “Ve hangi beldeyi bir nebi ile risalet ettiysek…” şeklindeki ifade, nebilerin de risalet, yani resullük görevlerinin olduğunu göstermektedir. 

c. Nebilerden, kendilerine kitap, hikmet (doğru hüküm verme yeteneği) verilenler: İdris, Nuh, İbrahim, İshak, İsmail, Yakub, Eyyub, Musa, Harun, Davut, Süleyman, Yusuf', Zekeriyya, Yahya, İsa, İlyas, Elyesa, Yunus, Lut, (6/83-89), Muhammed

d. Sadece ‘resul’ ifadesi geçenler: Hûd, Salih ve Şuayb.

 

             Kur'an'da yapılan araştırmalar neticesinde elde edilen veriler şöyledir:

1- “Nebi” ve “resul” iki ayrı kavramdır. (19/51,54; 33/40)

2- Nebilere kitap (ayetler) verilmiştir. (6/83-89)

3- Nebiler, Allah adına hüküm veren ve Allah’ın vekili değil; Allah’ın emir ve nehiylerini duyuran elçilerdir. (7/203; 10/15; 46/9)

4- Nebiler, kendilerine emredilen şeylerin üstünde de değildirler; kendileri de vahyin muhataplarıdırlar. (7/203; 46/9)

5- Nebilerin, vahye herhangi bir şey ekleme yapması veya bir şeyi çıkarması (gizlemesi) mümkün değildir. (10/15)

6- Kur’an’da 22 Nebinin ismi geçmektedir; Adem, İdris, Nuh, İbrahim, İshak, İsmail, Yakub, Eyyub, Musa, Harun, Davut, Süleyman, Yusuf', Zekeriyya, Yahya, İsa, İlyas, Elyesa, Yunus, Lut, Zülkifl ve Muhammed. (3/3; 7/157; 16/44,64)

7- Allah katında resuller ve nebiler arasında bir derecenin olduğu; ancak insanların, onların arasında hiçbir ayırım yapmamaları gerektiği belirtilmektedir. (2/253; 17/55)

8- Muhammed Nebi, bütün insanlığa gönderilen he bir resul hem de bir nebidir. Nebilerin de sonuncusudur ve ondan sonra da nebi gelmeyecektir. (33/40)

9- Bütün nebilere aynı zamanda risâlet, yani resul (elçi) görevi de verilmiştir. (7/94)

10- Resuller, kendilerine bildirilen vahyi tebliğ etmekle görevlendirilen elçilerdir. (5/67,99;7/68; 33/39; 36/17; 72/23)

11- İnsanlar dışında melek ve cinlerden de resullerin bulunmaktadır. (22/75; 3/179; 42/13; 6/130,131)

12- İnsanlara Allah’ın dinini tebliğ görevi insanlar arasından seçilen resullere verilmiştir.

13- Nebiler ve resuller dışındaki insanlara da vahyedilebilmektedir. (28/7)

14- Kur’an’da sadece resul olduğu belirtilen 3 elçi vardır; Hud, Şuayb ve Salih.

15- Kur’an’da, isimleri geçen resuller dışında da bir çok resulün gönderilmiş olduğu belirtilmiştir.  Kur’an ayetlerine göre 22 nebi ve sayısı belli olmayan resul gönderilmiştir. (4/164)

16- Kur’an’da, resullerin ricallerden yani adamlardan seçildiği belirtilmektedir. (12/109)

Ricalin Türkçe karşılığı adamdır. Rical kelimesi "olgunlaşmış, yiğit, cesur, adam” demektir. Rical kelimesi cinsiyet belirtmez. Yani kadın resuller de olabilir. Bu nedenle Kur’an’da 66/11,12 ayetlerinde mümin kadınlara örnek olarak verilen Firavun’un karısı (Asiye) ile İsa Nebi'nin annesi Meryem’in resul olduğu kanaatindeyiz.

17- Resullere gönderilen vahiy, görevli melekler tarafından gözetlenmektedir. (72/26-28)

18- Resullere gönderilen vahyin hiçbir değişikliğe uğramadan, olduğu gibi tebliğ edilmesi sağlanmaktadır. (72/26-28)

19- Bütün bu işlemlerin kayıt altına alındığı belirtilmektedir.

20- Kur’an’da, Muhammed Nebi’den sonra Allah’ın ayetlerini anlatacak ve açıklayacak resullerin geleceği belirtilmektedir. (7/35)

21- Allah dilerse, resullerden dilediği kişiye, gaybtan (bilinmeyenden, görülmeyenden) dilediği kadarını bildirmektedir. (72/26-28)

22- Allah’ın, elçisini bir konuda uyarmak istediğinde kendisine “nebi” diye hitap ettiği görülmektedir. (3/161; 66/1; 3/79,80)

23- Elçiye itaat edilmesi istendiğinde ise, mesajı tebliğ etmekle görevlendirilmiş kişi olan “resul” ifadesi kullanılmaktadır. (3/32,33, 132, 172; 4/59, 69, 80; 5/92; 7/24; 8/1, 20, 46; 20/90; 24/52, 54, 56; 33/33,71; 47/33; 48/17; 58/13; 64/12)

24- Kur’an’da, Allah’ın, hiçbir elçiye özel bir şefaat yetkisi vermediği görülmektedir. Ancak, Allah’ın dilediği kimselere şefaat etme izni vereceğini, yine kendisinin dilediği kimseler için şefaat etme yetkisini kullanabileceklerini, kendisinin izin vermediği kimseye de şefaat edilmeyeceğini belirtilmektedir.

 

Kur'an'a göre "nebi" ve "resul" kavramlarının ne anlama geldiğini ve nebi ile resul" arasındaki farkları öğrenmek için, blog sayfamızda yayınlanmış olan "KUR'AN'A GÖRE NEBİ VE RESUL" başlıklı yazımızı şu linkten okuyabilirsiniz: 

https://kuraniislam.blogspot.com/p/kuran-gore-nebi-ve-resul.html