111. TEBBET SÛRESİ

        Sure, Mekke döneminde inmiştir ve nüzul sırasına göre 6. suredir. Sure, adını ilk ayette geçen “Tebbet” kelimesinden almıştır. Sure 5 ayettir.

           

Râhmânir-Râhîm (Merhamet eden Merhametli) Allah’ın Adıyla

1. Ebi Lehebin1 elleri2 helak3 olsun, helak oldu da.4

            1 “لَهَبٍۢ” (leheb) sözcüğü, Arapça’da “alev, alev alev yanan” gibi anlamlara gelir.  “ebi leheb” ifadesi de Türkçede “Ateş babası” veya “alev alev yananın babası” gibi anlamlara gelir.  “لَهَبٍۢ” (leheb) sözcüğü Kur’an’da 3 kez geçer: 77:31; 111:1, 3.

2 “يَدَٓا” sözcüğü, kelimesi “eller” veya “iki el” anlamına gelir ve tekil “يَد” (yed) yani “el” kelimesinin ikili formudur. Bu ifade kelimenin kullanım bağlamına göre, “kudret”, “güç”, “yardım etmek” veya “destek vermek” gibi anlamlar çıkarılabilir, çünkü “el” mecazi anlamda “kudret”, “güç”, “yardım” veya “destek” ile ilişkilendirilebilir.

            3 “تَبَّتْ” (tebbet) sözcüğünün ““helak olsun”, “yok olsun”, “kaybolsun” veya “bozulsun” gibi anlamlara geldiği belirtilmektedir. Kur’an’da, “تبب” (tebeb) sözcüğünden türemiş  4 sözcük geçmektedir: 11:101; 40:37; 111:1 (2 kez).

4 Bu ayetle ilgili farklı görüşler öne sürülmüştür:

1. Görüş: Ebi Leheb (Lehebin babası); alev babası, alev sahibi anlamına gelmektedir. Bu hitap ile, nebimiz Muhammed’e aşırı düşmanlık edenlerden biri olan amcası Abdüluzza bin Abdülmuttalib kastedilmektedir. Çünkü o ile karısı, Muhammed ve imanlılara karşı bir zulüm kampanyası yürütüyordu. Bu nedenle ona “Ebi Leheb” lakabı takılmış ve yaptıkları kınanmıştır.

2.Görüş: Ayette geçen “yeda” sözcüğü de “desteklemek” anlamına gelen “eyd” kökünden gelmektedir ve 2:87 ayetindeki “eyyednahu bi ruhil kudûsi” (onu Ruhul Kudus ile destekledik) ifadesinde geçtiği gibi anlaşılmalıdır. Bu nedenle de “Ateşin babasının (önderinin) destekçileri başarısızlığa uğramıştır, kendisi de hüsrana uğradı.” şeklinde anlaşılabilir.

Sonuç olarak, bu suredeki eleştiri ve tehditlerin, inançlarından dolayı müminlere zulmeden despotlara ve onların yardımcılarına yönelik evrensel bir mesaj olduğu unutulmamalıdır.

2. Malı ona hiçbir fayda sağlamadı, kazandığı şeyler de...

3. Kesinlikle, alev alev yanan bir ateşe yaslanacaktır!1

            1 سَيَصْلَىٰ” (seyeslâ) sözcüğü, “yaslanmak”, “yakın olmak”, “yaklaşmak” veya “temas etmek” gibi anlamlarına gelen “ص-ل-ي” (s-l-y) kökünün türemiştir ve “yaklaşırsınız” veya “yaslanırsınız” şeklinde çevrilebilir. Bu ifade, Kur'an'da 25 kez geçer: 4:10, 30, 56, 115; 14:29; 17:18; 19:70; 27:7; 28:29; 36:64; 37:163; 38:56, 59; 52:16; 56:94; 58:8; 69:31; 74:26; 82:15; 83:16; 84:12; 87:12; 88:4; 92:15; 111:3.

4. Odun hamalı karısı da,

5. Boynunda,1 mesedden2 (yapılmış) bir urgan ile.

            1 “جِيد” (ciyd) sözcüğünün “boyun” anlamına geldiği belirtilmektedir. Bu sözcük Kur’an’da yalnızca bu ayette geçmektedir.

            2 مَسَدٍ” (mesed) kelimesinin, “ateş yakan yer, ocak, ocağın altı” olduğu belirtilmektedir. Ancak bunun mecazen “dikenlerden veya hurma lifinden yapılmış bir halat/ip” anlamına da geldiği belirtilmekte ve bir çok çeviride bu anlamda çevrilmektedir. Bu sözcük Kur’an’da yalnızca bu ayette geçmektedir.