Sure, Mekke döneminde
inmiştir ve nüzul sırasına göre 36. suredir. Adını,
ilk ayette geçen “et-Târık” kelimesinden alır. Sure 17 ayettir.
Rahmânir-Râhiym (Merhamet
eden Merhametli) Allah’ın Adıyla
1. Ve
semaya ve Tarık’a (andolsun ki)1.
1 “وَ”
(ve) bağlacı (harf-i atıf), Kur’an’da bağlaç olarak veya yemin için kullanılan
bir ifadedir. Bu nedenle, bu ayetteki ‘وَ’ (ve) bağlacı, bağlamına göre
cümleye yemin anlamı kazandırarak “andolsun” şeklinde tercüme
edilebilir. Bu bağlaç, ayetin vurgulamak istediği hakikate dikkat çekmek için
yemin anlamı taşır.
2. Tarık
nedir, nereden bileceksin?
3. O,
karanlığı yaran1 yıldızdır.
1 “الثَّاقِبُ”
(as-sakib), “delen, yaran ve parlayan” anlamlarına gelir. Bu delen,
yaran veya parlayan yıldızın, pulsar olarak bilinen nötron yıldızları olması
büyük olasılıktır. Pulsar yıldızları, nötron yıldızlarıdır ve çok hızlı
dönerler. Ayrıca çok güçlü manyetik alanlara ve yüksek enerjiye sahiptirler, bu
da onları gökyüzünde son derece parlak ve etkileyici kılar. Pulsarlar, düzenli
aralıklarla radyo dalgaları, ışık veya diğer elektromanyetik dalgalar yayarak “ışık
yanıp söner” gibi bir etki yaratırlar. Bu da onların adının “pulsar” yani “atım
yapan yıldız” olmasına neden olmuştur. Bu sözcük Kur’an’da 2 kez geçer: 37:10;
86:3.
4. Şüphesiz
ki her nefsin (canın) üzerinde bir hafız (onu gözeten, herşeyi kaydeden
bir melek) vardır.
5. Artık
insan, neden yaratılmış olduğuna bir baksın!
6- Fışkıran1 bir sudan yaratıldı.
1 “دَافِقٍ” (dâfik)
sözcüğü, “akan, fışkıran, dökülen” anlamlarına gelir. Bu kelime, insanın sperm
sıvısının akışını tanımlamak için kullanılır. Bu sözcük Kur’an’da yalnızca bu
ayette geçmektedir.
7. O, bel1 ile göğüs kemikleri2
arasından.3
1 “الصُّلْبِ” (as-ṣulb) sözcüğü, “bel, omurga ve sırt
kemiği” anlamlarına gelir. Bu sözcük Kur’an’da 2 yerde geçer: 4:23, 86:7.
2 “التَّرَٓائِبِ” (at-tarā’ib) sözcüğü,
“göğüs kemikleri, göğüs bölgesi, göğüslerin arasındaki bölge, zinet takılan
göğüs bölgesi, kadının göğüs ve omuzlarının üst kısmı” mecaz anlamda da “kalp
ve hislerin bölgesi” gibi anlamlara gelebilmektedir. Bu sözcük, Kur’an’da yalnızca
bu ayette geçmektedir.
3 Bu ayetler, insanın yaratılışına dair
bir açıklama sunulmaktadır. Bu nedenle “الصُّلْبِ” (as-ṣulb) sözcüğü erkek ile “التَّرَٓائِبِ” (tarā’ib)
sözcüğü de kadın ile ilişkilendirilir. “Bel ve göğüs arasındaki bölge”
ifadesi ile de genellikle erkeğin sperm hücresi ile kadının yumurta hücresinin
birleşmesini ifade etmek için kullanıldığı düşünülmektedir.
8. Şüphesiz O (Allah),
onu (insanı) geri döndürmeye (yeniden diriltmeye) elbette ki kâdirdir.
9. O
gün sırların ortaya çıkarılır1.
1 “تُبْلَى”
(tublā) sözcüğü “açığa çıkarmak, sınanmak” anlamlarına gelir.
10. O
zaman onun (insanın) gücü de ve yardımcısı da yoktur.
11. Ve
dönen1 semaya (göğe) (andolsun ki),
1 “ذَاتِ” (zât-i)
sözcüğü, “sahip olan, özelliği olan” gibi anlamlara gelir.
12. Ve
yarılan (çatlayan) yere (andolsun ki),
13. Şüphesiz
ki o, (hak ile batılı, hayır ve şerri) ayıran1
sözdür.
1 “فَصَلَ”
(fasala) sözcüğü, “bölümlere ayırmak, detaylandırmak, ayrıntılı anlatmak, kesin
hüküm koymak” anlamlarına gelir. Kur’an’da ise bu sözcüğün türevleri genellikle
“ayetleri ayrıntılı anlatmak, kesin hüküm bildirmek, hak ile batılı, hayır ve
şerri birbirinden ayırmak” gibi anlamlarında kullanılmaktadır. Bu ifade
Kur’an’da 43 kez geçer: 2:233, 249; 3:55, 57, 97, 98, 114, 119, 126, 154; 7:32,
52, 133, 145, 174; 9:11; 10:55, 24, 37; 11:1; 12:94, 111; 13:2; 17:12 (2 kez);
22:17; 30:28; 31:14; 32:25; 37:21; 38:20; 41:3, 44; 42:21; 44:40; 46:15; 60:3;
70:13; 77:13, 14, 38; 78:17; 86:13.
14. Ve
o, şaka1 değildir.
1 “بِالْهَزْلِ”
(bilhezl) sözcüğü, “oyun, eğlence, şaka” anlamlarına gelir. Bu ifade, Kur’an’da
yalnızca bu ayette geçmektedir.
15. Şüphesiz
ki onlar bir plan planlıyorlar1,
1
“كَيْد” (keyd)
sözcüğü, Arapça’da genellikle “plan, komplo, hile ve tuzak” anlamlarına gelir.
16. Ben
de bir plan planlıyorum.
17. O
halde kâfirlere (gerçeği örtenlere) mühlet ver, onları kendi hallerine bırak.