86. TARIK SÛRESİ

        Sure, Mekke döneminde inmiştir ve nüzul sırasına göre 36. suredir. Adını, ilk ayette geçen “et-Târık” kelimesinden alır. Sure 17 ayettir.

 

Rahmânir-Râhiym (Merhamet eden Merhametli) Allah’ın Adıyla

1. Ve semaya ve Tarık’a (andolsun ki)1.

1 “وَ” (ve) bağlacı (harf-i atıf), Kur’an’da bağlaç olarak veya yemin için kullanılan bir ifadedir. Bu nedenle, bu ayetteki ‘وَ’ (ve) bağlacı, bağlamına göre cümleye yemin anlamı kazandırarak “andolsun” şeklinde tercüme edilebilir. Bu bağlaç, ayetin vurgulamak istediği hakikate dikkat çekmek için yemin anlamı taşır.

2. Tarık nedir, nereden bileceksin?

3. O, karanlığı yaran1 yıldızdır.

1 “الثَّاقِبُ” (as-sakib), “delen, yaran ve parlayan” anlamlarına gelir. Bu delen, yaran veya parlayan yıldızın, pulsar olarak bilinen nötron yıldızları olması büyük olasılıktır. Pulsar yıldızları, nötron yıldızlarıdır ve çok hızlı dönerler. Ayrıca çok güçlü manyetik alanlara ve yüksek enerjiye sahiptirler, bu da onları gökyüzünde son derece parlak ve etkileyici kılar. Pulsarlar, düzenli aralıklarla radyo dalgaları, ışık veya diğer elektromanyetik dalgalar yayarak “ışık yanıp söner” gibi bir etki yaratırlar. Bu da onların adının “pulsar” yani “atım yapan yıldız” olmasına neden olmuştur. Bu sözcük Kur’an’da 2 kez geçer: 37:10; 86:3.

4. Şüphesiz ki her nefsin (canın) üzerinde bir hafız (onu gözeten, herşeyi kaydeden bir melek) vardır.

5. Artık insan, neden yaratılmış olduğuna bir baksın!

6- Fışkıran1 bir sudan yaratıldı.

            1 “دَافِقٍ” (dâfik) sözcüğü, “akan, fışkıran, dökülen” anlamlarına gelir. Bu kelime, insanın sperm sıvısının akışını tanımlamak için kullanılır. Bu sözcük Kur’an’da yalnızca bu ayette geçmektedir.

7. O, bel1 ile göğüs kemikleri2 arasından.3

1 “الصُّلْبِ” (as-ṣulb) sözcüğü, “bel, omurga ve sırt kemiği” anlamlarına gelir. Bu sözcük Kur’an’da 2 yerde geçer: 4:23, 86:7.

2 “التَّرَٓائِبِ” (at-tarā’ib) sözcüğü, “göğüs kemikleri, göğüs bölgesi, göğüslerin arasındaki bölge, zinet takılan göğüs bölgesi, kadının göğüs ve omuzlarının üst kısmı” mecaz anlamda da “kalp ve hislerin bölgesi” gibi anlamlara gelebilmektedir. Bu sözcük, Kur’an’da yalnızca bu ayette geçmektedir.

3 Bu ayetler, insanın yaratılışına dair bir açıklama sunulmaktadır. Bu nedenle “الصُّلْبِ” (as-ṣulb) sözcüğü erkek ile “التَّرَٓائِبِ” (tarā’ib) sözcüğü de kadın ile ilişkilendirilir. “Bel ve göğüs arasındaki bölge” ifadesi ile de genellikle erkeğin sperm hücresi ile kadının yumurta hücresinin birleşmesini ifade etmek için kullanıldığı düşünülmektedir.

8. Şüphesiz O (Allah), onu (insanı) geri döndürmeye (yeniden diriltmeye) elbette ki kâdirdir.

9. O gün sırların ortaya çıkarılır1.

1 “تُبْلَى” (tublā) sözcüğü “açığa çıkarmak, sınanmak” anlamlarına gelir.

10. O zaman onun (insanın) gücü de ve yardımcısı da yoktur.

11. Ve dönen1 semaya (göğe) (andolsun ki),

            1 “ذَاتِ” (zât-i) sözcüğü, “sahip olan, özelliği olan” gibi anlamlara gelir.

12. Ve yarılan (çatlayan) yere (andolsun ki),

13. Şüphesiz ki o, (hak ile batılı, hayır ve şerri) ayıran1 sözdür.

1 “فَصَلَ” (fasala) sözcüğü, “bölümlere ayırmak, detaylandırmak, ayrıntılı anlatmak, kesin hüküm koymak” anlamlarına gelir. Kur’an’da ise bu sözcüğün türevleri genellikle “ayetleri ayrıntılı anlatmak, kesin hüküm bildirmek, hak ile batılı, hayır ve şerri birbirinden ayırmak” gibi anlamlarında kullanılmaktadır. Bu ifade Kur’an’da 43 kez geçer: 2:233, 249; 3:55, 57, 97, 98, 114, 119, 126, 154; 7:32, 52, 133, 145, 174; 9:11; 10:55, 24, 37; 11:1; 12:94, 111; 13:2; 17:12 (2 kez); 22:17; 30:28; 31:14; 32:25; 37:21; 38:20; 41:3, 44; 42:21; 44:40; 46:15; 60:3; 70:13; 77:13, 14, 38; 78:17; 86:13.

14. Ve o, şaka1 değildir.

            1 “بِالْهَزْلِ” (bilhezl) sözcüğü, “oyun, eğlence, şaka” anlamlarına gelir. Bu ifade, Kur’an’da yalnızca bu ayette geçmektedir.

15. Şüphesiz ki onlar bir plan planlıyorlar1,

            1 “كَيْد” (keyd) sözcüğü, Arapça’da genellikle “plan, komplo, hile ve tuzak” anlamlarına gelir.

16. Ben de bir plan planlıyorum.

17. O halde kâfirlere (gerçeği örtenlere) mühlet ver, onları kendi hallerine bırak.