Kur'an'a Göre Haram ve Helal Yiyecekler ve İçecekler

Birçok Müslüman, Kur'an kriterlerini bile bilmeden “Helal Et” dedikleri şeyden bahseder. ABD'ye ya da genel olarak "Batı"ya, başka ülkelerden gelenlerin ya da bu ülkelerde İslam'a (Teslimiyet) geçenlerin çoğu, genellikle onlara “Helal et” kavramından ziyade “Helal et ye” diyen birileriyle karşı karşıya kalmaktadır. Yani genellikle Helal etin insan yapımı tanımını kastederler; Kuran'da açıkça açıklanan “Helal” Etin ilahi tanımını değil.

Oysa Kuran, Allah’ın yasaklamamış olduğu herhangi bir şeyi yasaklayanlardan son derece hoşnutsuz olduğunu öğretir;

“Eğer Allah'a kulluk ediyorsanız, Allah'ın nimetine şükredin ve Allah'ın size verdiği rızıklardan helal ve tayyib (sağlıklı, yararlı, temiz, güzel) olanları yiyin. Allah, ölüyü (leşi) ve kanı ve domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Ancak kim mecbur kalırsa, azgınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla sorumlu tutulmayacaktır. Kuşkusuz Allah, Ğafur’dur (çok bağışlayandır), Râhim’dir (çok şefkatli ve merhametlidir). Ve dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak “Şu helaldir, şu da haramdır.” demeyin; sonunda Allah'a yalan isnat etmiş olursunuz. Allah'a yalan isnat edenler iflah olmazlar.”  (16:114-116)

Kuran'da özellikle belirtilmeyen yasakların yerine getirilmesi putperestlikle eşdeğerdir;

“Ve hayvanlardan yük taşıyanlar ve serilecek (eti yenilecek, yünü döşek yapılacak) olanlar var. Allah'ın size verdiği rızıktan yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin; o, sizin için apaçık bir düşmandır.” (6/142)

“Sekiz çift; koyundan iki, keçiden iki. De ki: ‘O, iki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi veya iki dişinin rahimlerinde olanları mı haram kıldı?’ Eğer doğru söyleyenler iseniz bana bir bilgiye dayalı olarak haber verin.” (6/143)

“Deveden iki, sığırdan iki. De ki: ‘İki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi ya da iki dişinin rahminde bulunanı mı haram etti?’ Yoksa Allah, size bunları tavsiye ettiğine tanık mı oldunuz? Bir bilgiye dayanmadan, insanları saptırmak için Allah adına yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Allah, zalim olan bir topluluğu hidayete erdirmez.” (6/144)

“De ki: ‘Bana vahyedilenler arasında; boğazlanmadan ölmüş olan leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki şüphesiz o pistir- ya da fısk (sapkınlık) olarak Allah’tan başkasının adına kesilmiş olanlar başka, yiyen bir kimse için haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Her kim yiyecek bulamazsa veya başkasının zorlaması gibi sebeplerle bunlardan yemeye mecbur kalırsa; haddi aşmadan, zaruri ihtiyacı kadar bunlardan yiyebilir.’ (6/145)

‘Ve şu Yahudi olanlara (Yahudi itikadını benimseyenlere) bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sırtlarının veya bağırsaklarının taşıdığı ya da kemiğe karışan yağlar hariç olmak üzere, sığır (inek) ve koyunun iç yağlarını da onlara (haram kıldık). Bu, azgınlıkları (aşırılıkları) nedeniyle onlara verdiğimiz cezadır ve biz elbette doğru söyleyenleriz.’” (6/146)

“De ki: ‘Allah şunu yasakladı, diye şahitlik edecek şahitlerinizi getirin.’ Onlar (yalan yere) şahitlik ederlerse, sen onlarla birlikte şahitlik etme. Ayetlerimizi yalanlayan ve ahiret gününe inanmayanların hevalarına (istek ve arzularına) uyma. Onlar, (başka varlıkları) Rablerine denk tutuyorlar.” (6/150)

Bu tür yasaklar, Allah’ın yanında başka ilahları (tanrıları) temsil eder. Eğer sadece Allah’a ibadet ederseniz, SADECE O'nun öğretilerini sürdürecek ve YALNIZCA O'nun tarafından konulan emir ve yasaklara uyacaksınız.

            Allah Kuran'da yiyecek ve etten neyin yasak olduğunu çok açık bir şekilde bildirmiştir;

Şüphesiz ki O (Allah), size leşi (ölü hayvanı) ve kanı ve domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Ama Kim açlıktan dolayı mecbur kalırsa, azgınlık yapmaz ve haddi (ölçüyü) aşmazsa onlardan yemesinde ona bir vebal (günah) yoktur. Çünkü Allah Ğafur’dur (çok bağışlayandır), Râhim’dir (çok şefkatli ve merhametlidir).” (2:173) Benzer mesajlar: 5:3, 6:145 ve 16:115.

Bu ayetlerden helal (haram olan) etin ne olduğunu ve haramın ne olduğunu (yasaklanmış) öğrenebilirsiniz;

1- Kendiliğinden ölen hayvanlar (insan müdahalesi olmaksızın ölenler; leşler),

2- Kan

3- Domuz eti

4- Allah’tan başkasına adanmış hayvanlar.

Yine de bir kimse, kötü niyetli veya kasıtlı olmadan (bunları yemeye) zorlanırsa, günaha girmez. Allah bağışlayıcıdır, en merhametlidir.

Bugünlerde bildiğimiz şekliyle "Helal Et", dini gözlemlerden ziyade ticari kazançlar için daha sık kullanılan bir terimdir. Etlerine Helal diyenler, bir şekilde başka herhangi bir etin Helal olmadığını veya özellikle genel marketlerdeki etlerin Helal olmadığını ima ediyorlar. Ürünlerini daha pahalı satarak daha fazla para kazanıyorlar, naif halk Müslümanlarını da etlerinin Müslümanlar için tek helal et olduğuna inanmaları için kandırıyorlar.

            En merhametlilerin merhametini anlamak için zor tahmin etmenize gerek yok. Yüce Allah, birçok Müslümanın Hıristiyan ve Yahudilerin ortasında yaşayacağını ve yiyeceklerini paylaşacağını bilir ve bu nedenle Allah 1400 yıldan daha uzun bir süre önce Muhammed Peygamber'e şunları söylemiştir;

“Bugün, size tayyibat (sağlıklı, yararlı, temiz, güzel, hoş olan şeyler/yiyecekler) helal kılındı ve kendilerine kitap verilenlerin (Yahudi, Hıristiyan, Sabii) yiyeceği size helaldir ve sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir…” (5/5)

            Bu ayetler, Yüce Allah’ın bize Kitap Ehli insanların, kitaplarını çarpıttıklarını söylediği bir zamanda vahyedilmiştir. Bu nedenle hiç kimse, bu ayetlerde, ilk Yahudiler ve Hıristiyanların kastedildiğini iddia edemez. Yüce Allah da gerçek müminleri için çok önemli bir kriter belirlemiştir:

“Yediğiniz her şeyde Allah'ın adını zikredin (anın). (5/4; 6/118-119)

“O Eğer Allah'ın ayetlerine inanıyorsanız, üzerine Allah'ın adı anılanlardan yiyin. Ve size ne oluyor ki, üzerine Allah'ın adı anılmış olanlardan yemiyorsunuz? Oysaki O, mecbur yemek zorunda kaldıklarınız dışında, haram kıldığı şeyleri size ayrıntılı olarak açıklamıştır. Doğrusu birçokları bir bilgiye dayanmaksızın hevasına (Tutku, kuruntu, bencil ve çıkarcı istekler) uyarak saptırıyorlar. Kuşkusuz Rabbin haddi aşanları en iyi bilendir.” (6/118,119)

            Yüce Allah, bu ayetlerde sorumluluğu her zamanki gibi bireye yükler. Yediğimiz her şeyde Allah’ın adını anmak senin, benim ve herkesin sorumluluğunda. Burada Allah’ın adını anmaya gelince "SLAUGHTER=KATLİAM" değil "EAT=YEMEK" dediğine dikkat edin. Allah bilir ki bir gün bu mezbahalar makineler ve bilgisayarlar tarafından işletilecek. Her gerçek Müslüman'a yemeğinde O'nun adını anma sorumluluğunu verdi. Makinelerin Ezan demesini, Bismillah’ı okumasını ve her şeyde Allah’ın adını anmasını sağlayabiliriz, ancak bu, her bireyin Allah’ı hatırlama ve yemek zamanı geldiğinde O'nun adını anma sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Mezbahada çalışan bireyler, Müslüman, Yahudi veya Hıristiyan olduklarını iddia ederken putperest veya ateist olabilirler. Bu yüzden yemekten önce Allah’ın adını anmak sizin sorumluluğunuzdadır. Kısacası mezbaha eti helal ya da haram yapmaz ama SİZ yaparsınız.

            Allah bir Müslüman, Hıristiyan veya Yahudi tarafından hazırlanan et arasında ayrım yapmamıştır, hepsi aynı derecede yasaldır, hepsi HELAL'dir. Siz yemeden önce üzerinde Allah’ın adı telaffuz edildikten sonra her şey yenmelidir. Sözde "Helal Et"i aramak için kilometrelerce yol kat etmekte ısrar ederek kendiniz için zorlaştırmak, Yüce Allah’ın kitabına ve O'nun Hıristiyanların ve Yahudilerin yiyeceklerini yememize izin vermesine dair yanlış anlaşılmayı veya inançsızlığı yansıtır. Eğer Kuran'da Allah'ın iznini kabul etmiyorsanız, İslam hakkındaki inançlarınızı ve anlayışınızı yeniden değerlendirmelisiniz. Yüce Allah'a ve Kur'an'a inananlar, kutsal yazıların ehlinin yemeklerini yeme iznini kabul ederler ve bundan zevk alırlar ve Rahman'ın rahmetini takdir ederler. 

YASAL OLANI YİYİN

“Allah'ın size verdiği helal ve tayyib (sağlıklı, yararlı, temiz, güzel, hoş) olan rızıklardan yiyin ve kendisine iman etmiş olduğunuz Allah'a karşı takvalı (Allah’a karşı erdemli, sorumluluk bilincine sahip) olun.” (5/88)

“İşte böyle. Kim Rabbinin yasaklarına uymada gerekli özeni gösterirse, bu onun için daha hayırlıdır. Haram oldukları size açıklananlar hariç, diğer hayvanlar size helâl kılınmıştır. Artık putların pisliğinden kaçının. Yalan sözden kaçının.” (22/30)

            Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan şeylerin helal ve tayyib (sağlıklı, yararlı, temiz, güzel) olanlarından yiyin ve Şeytanın adımlarına tabi olmayın (onu izlemeyin), çünkü o apaçık bir düşmanınızdır.” (2/168)

“Hem size hem de yolculara yarar sağlamak üzere deniz avı ve onu yiyeceği size helal kılındı. İhramlı olduğunuz sürece kara avı ise size haram kılındı. Huzurunda toplanacağınız Allah'a karşı takvalı olun!” (5/96)

“Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların tayyib (sağlıklı, yararlı, temiz, güzel) olanlarından yiyin ve sadece O'na ibadet ediyorsanız Allah'a şükredin!” (2/172)

            İman edenler ve salih ameller (Allah’ın emirlerine uygun doğru, yapıcı, iyi fiiller)  işleyen kimselere, takvalı  (Allah’a karşı erdemli, sorumluluk bilincine sahip) oldukları sürece, daha önce tattıklarından ötürü bir vebal yoktur. Allah, muhsinleri (iyi işler yapanları, işini en güzel şekilde ve ihlâsla yapanları) sever.” (5/93) 

YASAK OLANLAR

Şüphesiz ki O (Allah), size leşi (ölü hayvanı) ve kanı ve domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Ama Kim açlıktan dolayı mecbur kalırsa, azgınlık yapmaz ve haddi (ölçüyü) aşmazsa onlardan yemesinde ona bir vebal (günah) yoktur. Çünkü Allah Ğafur’dur (çok bağışlayandır), Râhim’dir (çok şefkatli ve merhametlidir).” (2:173)

“Leş (ölü hayvan) ve kan ve domuz eti ve Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen hayvanlar size haram kılındı3 ve ölmeden önce sizin kestikleriniz hariç; boğulmuş ve vurulmuş ve yüksekten düşmüş ve boynuzlanmış ve yırtıcı hayvanların yediği hayvanlar ve putlar adına kesilen hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günaha saplanmadır). Bugün kafirler, dininizden umutlarını kesmişlerdir. Onlara huşu (derin saygı, derin sevgi) duymayın; Bana huşu duyun (Allah’a derin saygı ve içten sevgi besleyin)Bugün, sizin için dininizi kemale erdirdim/ikmal ettim ve size nimetimi tamamladım4 ve sizin için din olarak İslam'ı uygun gördüm. Kim açlıktan dolayı mecbur kalırsa, günaha istekle yönelmeden bu haram olan etlerden yiyebilir. Doğrusu Allah, Ğafur’dur (çok bağışlayandır), Râhim’dir, (çok şefkatli ve merhametlidir).” (5/3)

“De ki: ‘Bana vahyedilenler arasında; boğazlanmadan ölmüş olan leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki şüphesiz o pistir- ya da fısk (sapkınlık) olarak Allah’tan başkasının adına kesilmiş olanlar dışında, yiyen bir kimse için haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Her kim yiyecek bulamazsa veya başkasının zorlaması gibi sebeplerle bunlardan yemeye mecbur kalırsa; haddi aşmadan, zaruri ihtiyacı kadar bunlardan yiyebilir.’ (6/145)

“Allah, ölüyü (leşi) ve kanı ve domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Ancak kim mecbur kalırsa, azgınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla sorumlu tutulmayacaktır. Kuşkusuz Allah, Ğafur’dur (çok bağışlayandır), Râhim’dir (çok şefkatli ve merhametlidir).” (16/115)

 

“Sana hamr (içki) ve kumardan soruyorlar. De ki: "Her ikisinde de büyük bir günah (haram) ve insanlar için birtakım çıkarlar vardır. Fakat onların günahı yararından daha büyüktür." (2/219)

 Ey iman edenler! Sarhoşken (ne söylediğinizi bilinceye kadar) … salât'a (namaza) yaklaşmayın!” (4/43)

Ey iman edenler! Hamr (sarhoşluk veren şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytanın işi birer pisliktir. Onlardan kaçının, umulur ki felaha eresiniz.” (5/ 90)

Şeytan, hamr (sarhoşluk veren şeyler) ve kumar yoluyla aranıza yalnızca düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı hatırlamaktan ve salâttan (ibadetten) alıkoymak ister. (Artık bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?” (5/91)

Bu ayetlerde geçen “hamr” sözcüğü, sarhoşluk eden her şeyi kapsamaktadır ve bunların şeytan işi çirkin bir şey olduğuna işaret edilmektedir. Ayette geçen “sükr” sözcüğü ise, geniş anlamı itibarıyla, insanı, zihinsel melekelerini tam olarak kullanmaktan alıkoyan herhangi bir zihni uyuşukluğu ifade eder. Yani bu durum, aynı zamanda uyuşturucu kullanma, sersemleme veya şehvet yoluyla aklın geçici bir süre dumanlanması ve uyku sersemliği gibi halleri de içine alır.

Dolayısıyla bunları içmek veya yiyeceklere katmak da haramdır. Bu nedenle bilinmeyen yerlerden alınan yemeklere alkollü içecek katılıp katılmadığına dikkat edilmelidir.   

YEMEKTEN ÖNCE ALLAH’IN ADINI ANIN

“O’nun (Allah'ın) ayetlerine inanıyorsanız, üzerine Allah'ın adı anılanlardan yiyin. (6/118)

“Ve size ne oluyor ki, üzerine Allah'ın adı anılmış olanlardan yemiyorsunuz? Oysaki O, mecbur yemek zorunda kaldıklarınız dışında, haram kıldığı şeyleri size ayrıntılı olarak açıklamıştır. Doğrusu birçokları bir bilgiye dayanmaksızın hevasına (Tutku, kuruntu, bencil ve çıkarcı istekler) uyarak saptırıyorlar. Kuşkusuz Rabbin haddi aşanları en iyi bilendir.” (6/119)

“Üzerine Allah'ın adı anılmayanlardan yemeyin. Çünkü o fısktır (yani Allah’ın emrine açıkça karşı gelmektir).” (6/120)

Hayvanları keserken ve/veya etlerini yerken Allah’ın ismini anmalıyız. Hayvanı kesen kişinin o işlem anında Allah’ı anıp anmadığını bilmiyorsak veya keserken unutmuşsak, onu yerken anmalıyız. Bu ayet, genelde yanlış anlaşılmakta ve yabancı ülkelerde yaşayan dindarların lokantalardan etli yemek yememelerine yol açmaktadır.  Oysa bu ayeti, yukarıda da ele alınan 6/145 ve benzeri ayetlerin ışığında değerlendirdiğimizde bu ayetin anlamı netlik kazanır. Bu ayet, Müslüman olmayanlar veya dinsizler tarafından kesilen hayvanları haram etmez. Yüce Allah’ın ismini andıkları hayvanları güya Allah’a adadıkları için insanlara haram kılan ve yemek için kestikleri hayvanların helal olması için üzerlerinde "özellikle" Allah’ın ismini anmayan müşriklerin bu uygulamasını protesto etmemizi öğütler bu ayet. Nitekim 6/119 ayeti buna işaret etmektedir. Kısacası, 6/119-121, 145 ve 22/37 ayetlerini dikkatle okunursa, bu ayetteki yasağın, Allah’ın isminin dini amaçlarla özellikle anılmadığı müşriklerin kurbanları hakkında olduğu anlaşılır. 

YASAL OLANIN YASAKLANMASI

“Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak ‘Şu helaldir, şu da haramdır.’ demeyin; sonunda Allah'a yalan isnat etmiş olursunuz. Allah'a yalan isnat edenler iflah olmazlar.” (16/116)

De ki: ‘Allah'ın size indirdiği rızıktan (bir kısmını) helâl ve (bir kısmını da) haram kıldığınızı gördünüz mü?’ De ki: ‘Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?’” (10/59)

            Ve şirk koşanlar şöyle dediler: ‘Eğer Allah dileseydi, biz de babalarımız da O'ndan başkasına tapmazdık ve O'nun haram kıldığından başkasını haram kılmazdık.’ Onlardan öncekiler de öyle yapmışlardı. Resullere düşen apaçık tebliğ değil midir? (16/35) 

YASAL ŞEYLERİ YASAKLAMAYIN

“Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı tayyibatı (sağlıklı, yararlı, temiz, güzel, hoş olan şeyleri/yiyecekleriharam etmeyin ve aşırı gitmeyin. Şüphesiz ki Allah haddi aşanları sevmez. Ve Allah'ın size verdiği helal ve tayyib (sağlıklı, yararlı, temiz, güzel, hoş) rızıklardan yiyin ve kendisine iman etmiş olduğunuz Allah'a karşı takvalı (Allah’a karşı erdemli, sorumluluk bilincine sahip) olun. (5/87,88)