Küfür (kefr, küfr, küfran), “örtmek,
gizlemek; nankörlük etmek” gibi anlamlara gelmektedir. Bu tavrı sergileyene kişiye,
yani bir şeyi gizleyen, üstünü örten ya da inkar eden kişiye de kafir adı
verilir.
İbranicede kullanılan “כופר” (kofer) sözcüğü de “kafir” ve “inkarcı”
anlamlarına gelmektedir.
Kur’an’da ele alınan kafirlerin en önemli özelliklerinden bazıları şunlardır:
Kafirler, Allah’ı ve meleklerini ve
kitaplarını (Tevrat, İncil, Zebur ve Kur’an’ı) ve resullerini ve ahiret gününü küfrederler.
Yani onlarla ilgili ayetleri -kanıtları- gizlerler, üzerlerini örterler veya onları
inkâr ederler. (Nisa, 4:136)
Kafirler, Allah ile resullerinin
arasını da ayırmak isterler ve “bir kısmına iman eder, bir kısmını da inkâr
ederler. (Nisa 4:150)
Kafirler, elçilerle alay
ederler. (Hicr, 15:11).
Kafirler, ‘Meryem oğlu
Mesih Allah’tır.’ Derler. (Maide,
5:72)
Kafirler, Allah’a ve meleklerine ve elçilerine ve Cebrail’e ve Mikail’e düşmanlık ederler. (Bakara, 2:98)
Kafirler, hangi ayeti (kanıtı) görseler de
ona iman etmezler (inanmazlar ve tasdik etmezler) ve “Bu (Kur’an), öncekilerin
masallarından başka bir şey değildir!” derler.” (En’am, 6:25, 26)
Kafirler, bir ayet (kanıt) gördüklerinde
onunla alay ederler ve “Bu, apaçık bir büyüden başka bir şey değildir.” derler.
(Saffat, 37:14, 15)
Ehli kitaptan olan bazı kâfirler, batıl olan şeylere (puta, büyüye,
hurafelere) ve tağuta (zorbaya, sapkına) iman ediyorlar. Kâfirler için
de diyorlar ki: “Bunlar, müminlerden daha doğru yoldadırlar.” İşte onlar (ehli
kitaptan olan o kâfirler), Allah’ın lanetlediği kimselerdir. (Nisa 4:51, 52)
Kafirlere, “Allah’ın indirdiğine uyun.” denildiğinde, “Hayır!
Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız.” derler.” (Lokman, 31:21)
Kafirler,
başkalarını ondan (Kur’an’dan) engellemeye çalışırlar, kendileri de ondan
uzaklaşırlar…” (En’am, 6:26)
Allah,
bir nebi aracılığıyla bir ayeti, bir başka ayetle değiştirdiğinde de gönderilmiş
olan yeni nebiye kafirler “Sen ancak bir iftiracısın!” derler” (Nahl, 15:101)
Kafirler, insanları Allah’ın
yolundan alıkoyarlar, onda da eğrilik ararlar. (Araf, 7:45)
Kafirler, ahirete iman etmezler
(inanıp tasdik etmezler) ve “Bizim dünyadaki bu
hayatımızdan başkası yoktur; diriltilecek de değiliz.” derler (En’am, 6:29)
Kafirlere, ‘Allah’ın
size verdiği rızıklardan infak edin!’ denildiğinde ‘Allah’ın, isterse doyurabileceği
kimseleri biz mi doyuralım!..’ derler.
(Yasin, 36:47)
Kâfirler, kendi mallarını harcayarak insanları Allah’ın yolundan
alıkoymaya çalışırlar.”
(Enfal, 8:36)
Kafirler, hakkı (gerçeği) batıl ile çürütmek için Allah’ın elçileriyle
mücadele ederler. Kendilerine yapılan uyarıları da alaya alırlar. (Kehf, 18:56)
Sonuç olarak: Allah’ın kitaplarından gerçek manada haberdar olmayan ümmilere
veya yanlış kaynaklardan araştırdığı için onların hak (gerçek) olduğunu fark edemediği iman etmeyen veya onlara karşı olan kişilere kafir demenin, onları kafir statüsünde değerlendirmenin doğru olmadığı kanaati oluşmaktadır.